4 Eylül 2013 Çarşamba

Ey modern çağın Salebeleri, size sesleniyorum...



Bilenler bilirler, Salebe Bedir ashabından, dindar olarak bilinen bir kişiyken, zenginliğe aşırı düşkünlüğü onu gittikçe dinden uzaklaştırmıştır. Salebe, Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’den kendisi adına Allah’a dua etmesini istemiş, zengin olma amacının İslam yolunda harcamak olduğunu belirtmiş, zengin olduğu takdirde fakirin hakkını fazlasıyla vereceğini, Müslümanları koruyup kollayacağını belirterek ihlaslı olduğuna dair teminat vermiştir. Fakat Salebe’nin servet sahibi olduktan sonra tavrı değişmiş, mal mülk sevgisi daha ağır bastığı için, Müslümanlarla görüşmeyi kesmiş, fakirin hakkını vermeyi reddetmiştir.

Salebe’nin durumu aklıma Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Dubai ve diğer ülkelerdeki varlıklı Arap şeyhleri ve benzer zihniyetteki zenginleri getirdi. Elbette içlerinde samimi olanlar vardır, ama benim sözüm, parası ve imkanı arttıkça din ahlakından uzaklaşıp, parasını İslam’ın menfaatine değil de nereye saçacağını bilmeyenlere... Benim sözüm birbirinden büyük yatlara, katlara, holdinglere sahip olanlara, milyarlarca dolar harcayıp futbol kulüpleri satın alanlara, Katar'dan uçakla İngiltere'ye sırf bakım için Lamborghini gönderenlere... Siz şaşalı törenler düzenleyebilmek için oluk gibi para harcarken, şu iki günlük fani dünyada gösteriş olsun diye birbirinizle yarış halindeyken, Mısır ve Suriye’deki kardeşleriniz şehit ediliyor. Siz bir günde yüzlerce Müslüman’ın şehit edilmesini hangi vicdanınızla seyrediyorsunuz? Suriye’de, Irak’da, Filistin’de Müslüman kardeşleriniz açlıktan kırılırken ve yokluktan ilaç bulamazken siz hangi vicdanınızla dolarlarınızı yok yere saçıp savuruyorsunuz?

Zenginliğin, ancak Allah rızası için kullanıldığında, sonsuz hayatınız için hayrı olacağını en iyi siz bilirken, sizin verdiğiniz paralarla alınan silahlarla, Müslümanlar katlediliyor bunun şuurunda mısınız? Ben burada lüks ve ihtişamlı hayatınızı eleştirmiyorum, elbette ki Müslüman en iyi imkanlara sahip olacak, ama alkolün su gibi aktığı, uyuşturucunun elden ele gezdiği partilerinizden biraz kafanızı yukarı kaldırıp, Müslüman ülkelerde ölen siviller ve masum bebekler için harekete geçmeye ne dersiniz? Gücünüz bu fitneleri bastırmaya yeterliyken, dünyevi menfaatleriniz elinizden gidecek endişesiyle kanlı diktatörlere destek vermiyor musunuz?

Soruyorum size Müslüman ülkelerdeki sosyal çöküntü sizi hiç ilgilendiriyor mu? İran, Tunus, Suudi Arabistan gençlerinin çoğu ateizmin pençesine düşmüş, bu sizi hiç kaygılandırmıyor mu ?

Farkında mısınız, sizler modern çağın Salebeleri olmuşsunuz da bundan haberiniz yok. Allah’ı bırakıp mallara ve paraya tapınmaya başlamışsınız. Sadece bir varlıklı Müslüman ülke bile tek başına başka fakir bir Müslüman ülkeyi kalkındırmaya yeter, bunu siz de çok iyi biliyorsunuz. Hatta bugün silaha ayırdığınız paraların onda birini bile Müslüman ülkelere ayırsanız ve yaptığınız israflara karşı tedbir alsanız dünya genelindeki fakirlik nispeten çözülecektir. Ama siz bunu bile bile görmezden geliyor, vicdanınızı kapattıkça kapatıyorsunuz.

 İnkar edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur. (Enfal Suresi, 73)

Elbette Salebe’nin hikayesinde Müslümanlar için ibret vardır, bunu hepimiz biliyoruz. Siz ne kadar umursamaz, ne kadar gafil olsanız da üzerinizdeki sorumluluğunuzu bertaraf edemezsiniz. Rabbimiz Kuran’da birlik olmayı emretmişken, siz bin parçaya ayrılmış Müslümanların birbirinden kopuk halde yaşamalarını içinize çok rahat sindirebiliyorsunuz. Şeytanın yaptığı ters telkin nedeniyle sırf işimiz gücümüz dağılır, holdinglerimize zarar gelir, kurduğumuz sistem bozulur mantığında hareket ettiğiniz için Müslümanları zulüm görmelerine göz yumuyorsunuz. Müslüman kadınların ırzına geçiliyor, parmakları doğranıyor. İşgale gelen askerler hatıra olarak Müslümanların parmağını, kulağını kesip kurutup memleketlerine götürüyorlar. Siz ise işte bunca zulme seyirci kalıyorsunuz. İyiliği emredip kötülükten sakındırmak (emr-i bil maruf ve nehyi anil münker), Müslümanların birlik olmalarını sağlamak, İttihad-ı İslamı istemek, ısrarla fitneleri ortadan kaldırmak için gayret etmek, hepimizin üzerine farzdır. Müslümanın önem verdiği şey, fani dünya değil ahiret hayatıdır. Holdingler, para, mal, mülk, itibar değil, Allah rızası olmalıdır.

İmam-ı Azam Ebu Hanife'ye göre zulme, haksızlığa karşı çıkmayanın imanı tam değildir!.. Bu gerçeği görmezden gelen, Müslümanların haklarını korumayan, birlik olmak için mücadele etmeyen, katliamlara seyirci kalanlar, yeryüzünde oluşan bu fitne ve bozgunculuğun ortağı olmuş durumdadırlar. Ve elbette ki bu vicdansız, duyarsız, acımasız ve umursuz davranışlarının, hem dünyada hem ahirette hesabını mutlaka vereceklerdir.

Ve haklarına tecavüz edildiği zaman, birlik olup karşı koyanlardır. (Şura Suresi, 39)

Şüphesiz Allah, Kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak cehd edenleri (mücadele edenleri) sever. (Saff Suresi, 4)