11 Temmuz 2012 Çarşamba

İnsanların Büyüklenme Nedenleri: Zeka, Kültür, Tahsil Durumu 5

Büyüklenmenin belli başlı sebeplerinden biri de mezun olunan veya devam edilen okulun adı ve vasıfları çok önemli bir itibar konusudur. Özellikle paralı veya sınavla girilen bir okulsa kişiler bunu sık sık gündeme getirip kendi aralarında bir övünme konusu yaparlar. Ancak diğer konular gibi bu konu da, Allah'ın kendileri için belirlediği kaderleri doğrultusunda gelişmektedir. Bundan dolayı gurura kapılmak, gerçekte haksız yere büyüklenmek olur. Dahası hiç kimse ahirette, okuduğu okuldan, ne kadar kültürlü olduğundan, zeka seviyesinden sorulmayacaktır. (Elbette insanların bu konuda kendini geliştirmesi önemlidir, ama bunu yaparken kendini yüceltmek yanlıştır.) İnsanlar Rabbimizin karşısına çıktıklarında yalnızca O'na karşı olan samimiyetleri, içlerinde taşıdıkları takvaları, gösterdikleri tevazu ve uyguladıkları ibadetlerinden sorulacaklardır.

Ancak dünya hayatının geçici değerlerini kazanmayı kendilerine amaç edinen bu insanlar, sahip oldukları küçük büyük her özellikle kibirlenebilmektedirler. Özellikle kültür yani bilgi sahibi olmak, kendince çok önemli bilgiler edinmek enaniyetli kişilerin büyüklenme sebeplerindendir. Bu noktada yine yüzeysel düşünme özellikleri ortaya çıkmaktadır. Zira bir kişi dünyanın en bilgili biyoloji profesörü veya gelmiş geçmiş insanlar arasında fizik üzerine en isabetli teorileri geliştirmiş olanı olabilir. Fakat göz ardı etmemesi gereken bir konu vardır; tüm bilgilerini kullansa dahi tek bir fizik kanununu değiştiremez veya tek bir hücreyi meydana getiremez.

Akıl sahibi kişiler olarak hayatlarını tevazu üzerine kuran peygamberler ve müminler, bizlere en güzel örnekleri oluşturmaktadırlar. Örneğin Hz. Süleyman (as) çok zengin ve güçlüydü ama bu imkanlarını sadece Allah'ın rızasını kazanabilmek için kullanmıştı. Aynı şekilde Hz. Zülkarneyn (as)’da kavimler üzerindeki hakimiyetini Allah'ın dinine hizmet etmek için bir araç olarak görmüştü. Hz. Davud (as) ise bulunduğu makamda Allah'ın rızasına uygun davranmaya ve adaletli olmaya çok titizlik göstermişti.

Bu üstün insanların yanı sıra Peygamberimiz (sav)'in yanında bulunan sahabelerin hayatları da Müslümanlar için iyi bir model teşkil eder. Birçoğu kavmin önde gelen varlıklı ve kültürlü ailelerin bireyleri oldukları halde, Allah'ın hükümlerini yaşamak makam, mal, çevre arasında bir seçim yapma durumunda kaldıklarında, hepsi hiç düşünmeden Allah'ı ve Resulünü seçmişlerdi. Çünkü onlar dünya hayatının önemli olmadığını, asıl olanın ahiret hayatı olduğunu biliyorlardı. Allah'ı hoşnut ve razı etmek kasdıyla Peygamberimiz (sav)'in safında yer aldılar, gerektiğinde hicret ettiler, mallarını-servetlerini geride bıraktılar, mevkilerini-itibarlarını önemsemediler, bütün hayatlarını dine hizmet etmeye adadılar.

Bu konuyu okurken yapılacak en iyi şey insanın tüm bu anlatılanları kendi üzerine alarak düşünmesidir. Çünkü nefis büyüklenmeye çok eğilimlidir, kendine büyüklenecek bir konu bulmakta zorlanmaz. Nefis için zeka, kültür, meslek, ev, araba, alınan eğitim, fiziksel güzellikler veya bunlar gibi enaniyeti yapılabilecek çok fazla konu vardır. Bunların her biri kendi içlerinde daha da detaylandırılabilir. Önemli olan, Allah'ın "dünya hayatının geçici süsü" olarak tanıttığı bu detayların hiçbirine kapılmamaktır. Enaniyetli bir karakterin, insanı hem dünyada, hem de ahirette küçük düşüreceği unutulmaması gereken en önemli noktalardan biridir.