30 Mart 2010 Salı

Darwin'in dinsiz kimliği ve bunu saklama çabası

Evrim teorisini savunan inançlı insanların büyük bölümü, Darwin'in dine karşı bir insan olmadığını, hatta dindar olduğunu öne sürerler. Kuşkusuz bu çok büyük bir yanılgıdır. Çünkü Darwin, Allah'a ve dine karşı olumsuz bakış açısını tam anlamıyla ortaya koymuş bir kişidir.

Darwin, gençlik yıllarında Allah'ın varlığına inanmasına karşın, giderek inancını yitirmiş ve orta yaşlarından itibaren bir ateist olarak yaşamıştır. Buna rağmen başta dindar olan eşi olmak üzere, yakın akrabalarını ve inançlı kesimi karşısına almamak için bu fikirlerini açıklamaktan genel olarak çekinmiştir. Darwinist tarihçi Gertrude Himmelfarb'ın Darwin and Darwinian Revolution (Darwin ve Darwinci Devrim) adlı kitabında "Darwin'in inançsızlığının tüm ölçüsü ne onun basılan çalışmalarında ne de basılan otobiyografisinde görülebilir, bu detaylar sadece onun otobiyografisinin orijinal versiyonunda vardır."1 denilmektedir. Yine Himmelfarb'ın kitabında, Darwin'in oğlu Francis Darwin'in, The Life and Letters of Charles Darwin (Charles Darwin'in Hayatı ve Mektupları) adlı kitabı yayınlayacağı sıralarda Darwin'in eşi Emma'nın buna karşı çıkarak, onun ölümünden sonra skandalların oluşmasına izin vermek istemediği belirtilmektedir. Emma Darwin, oğlunu, kitapta çok açık bir şekilde yer alan dinsizlikle ilgili ifadeleri çıkarması konusunda ciddi bir şekilde uyarmıştır. Ailesi, bu ifadelerin Darwin'i tüm dünyanın gözünde alçaltacağını düşünerek buna karşı çıkmıştır. 2

Neo-Darwinizm'in kurucularından biyolog Ernst Mayr'e göre ise, "Darwin'in 1836-39 yıllarında, Malthus'un yazılarını okumadan önce inancını yitirdiği aşikardır. Arkadaşlarının ve karısının hislerini incitmemek için yayınlarında daha çok Allah'ın varlığına inanan bir üslup kullanmıştır. Fakat not defterlerindeki ifadelerinin çoğu bir materyalist olduğunu göstermektedir."3

Darwin, ailesinin tepkisini dikkate aldığı için hayatı boyunca dini konulardaki fikirlerini büyük bir gizlilik içinde tutmuştur. Aslında bu gizliliğin sebebini bizzat kendisi şöyle açıklamıştır:

"Yıllar önce bir arkadaşım eğer İngiltere'de bilimi geliştirmek istiyorsam, bana şiddetle çalışmalarımda din konusuna yer vermemeyi tavsiye etti ve bu beni iki konunun ortak ilişkisini düşünmemeye itti. Eğer gelecekte dünyanın ne kadar liberal olacağını tahmin edebilseydim, belki de farklı davranırdım."4

Son cümlesinden de anlaşıldığı gibi Darwin, şayet tepki almayacağını bilebilmiş olsaydı, belki de bu kadar ketum davranmazdı. Ancak tepkileri çekmemek için gerçek fikirlerini olabildiğince gizlemeyi uygun bulmuştur. Nitekim Karl Marx, Das Kapital adlı eserini Darwin'e ithaf etmek istediğinde de Darwin, yine ailesini mazeret göstermiş, böylesine ateist fikirler üzerine bina edilmiş bir kitapla arasındaki bağın aile üyelerini şiddetle rahatsız edeceğini söyleyerek, Marx'ın bu teklifini reddetmiştir.5

Darwin din ve Allah inancı hakkında şöyle bir yanılgıyı ifade ediyordu:

"Çocukların zihnine aşılanan Allah inancına dair ısrarlı telkinlerin, henüz tam olarak gelişmemiş beyinlerinde güçlü ve hatta belki de kalıtımsal bir etki oluşturma ihtimali göz ardı edilmemelidir; çünkü nasıl bir maymunun, bir yılana karşı duyduğu içgüdüsel kin ve korkuyu atması zorsa Allah inançlarını da kafalarından atmak o kadar zor olacaktır." 6

Görüldüğü gibi, Darwin hem çocuklara Allah inancının öğretilmesine karşı çıkmış, hem de onların zihinlerinden bu inancın atılması gerektiğini savunmuştur. Elbette bu Darwin'in en büyük yanılgılarından biridir. Allah'a iman etmek ve din ahlakını gereği gibi yaşamak, hem kişilerin hem de toplumların huzur ve mutluluk bulacakları, hem dünyada hem de ahirette kurtuluşa erecekleri çok büyük güzelliktir. Darwin'in iddia ettiği gibi, insanların Allah'a imandan ve din ahlakını yaşamaktan uzaklaşmaları ise son derece tehlikelidir. İnsanlık tarihi bu gerçeğin örnekleriyle doludur.

Darwin'in bu din aleyhtarı görüşleri günümüz evrimcilerine de miras kalmıştır. Nasıl ki Darwin çocukların eğitiminde Allah inancını tanımalarına fırsat vermek istememişse, benzer şekilde bugünün evrimcileri de okullarda yaratılışın anlatılmasına şiddetle karşı çıkmaktadırlar. Pek çok ülkede eğitim müfredatlarından "yaratılış" konusunu çıkarmak için yoğun bir lobi faaliyeti içindedirler.

Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta şudur: Charles Darwin'in ateizmi, teorisinin şekillenmesindeki en büyük etken olmuştur. Tüm gözlem ve tespitlerini, canlılığın yaratılmadığı yanılgısına göre yorumlayabilmek için, elde ettiği bilgileri çarpıtmıştır. Türlerin Kökeni okunduğunda, Darwin'in karşısına çıkan tüm yaratılış delillerini (örneğin canlıların kompleks yapısını, fosil kayıtlarındaki "aniden belirme" olgusunu, canlılardaki doğal çeşitlenmenin sınırlarını gösteren verileri) hep bir şekilde reddetmek için uğraştığı, reddedemediklerini de "belki ilerde bir gün bu konu çözülür" yaklaşımı içinde geleceğe havale ettiği açıkça görülür. Eğer tarafsız bir bilim adamı olsa, böyle bir ısrar sergilemezdi. Kullandığı üslup ve yöntem, Darwin'in bir ateist olduğunu, dahası bunun teorisinin temelini oluşturduğunu göstermektedir.

Nitekim 150 yıldır ateistlerin Darwin'e sahip çıkmalarının, dinsiz ideolojilerin de Darwinizm'e atıfta bulunmalarının sebebi, Darwin'in inançsızlığına dair kesin kanaatlerinin olmasıdır. Şu durumda Darwin'in ateizmi somut bir gerçek iken, hala bazı Müslümanların, Darwin'in dindar olduğunu ya da dine karşı olmadığını söyleyip, onun teorisini savunmaları, ona ve onun gibi düşünenlere destek vermeleri ve bu şekilde ateistlerle aynı safta yer almaları çok büyük bir hata olacaktır. İşte bu nedenle söz konusu Müslümanların içinde bulundukları bu büyük yanılgıdan kurtulmaları gerekmektedir.

1-Gertrude Himmerfarb, Darwin and the Darwinian Revolution, Elephant Paperbacks, Chicago, 1962, s. 384

2- age, s. 383

3. Mayr, Ernst, ''Darwin and Natural Selection,'' American Scientist, vol.65 (May/June, 1977) s. 323

4. Gertrude Himmerfarb, Darwin and the Darwinian Revolution, s. 383

5- age

6- age, s. 385a

2 Mart 2010 Salı

İslam dini Avrupa'da gittikçe güçleniyor

İslam dininin sunduğu yüksek ahlak Avrupa'da yaşanan materyalist dünya görüşünü eritti. Bugün Avrupa ülkelerinden sürekli olarak İslam dinini kabul eden Hıristiyan veya ateist insanların haberleri gelmektedir. Devlet destekli Darwinist bir eğitim altındaki Avrupa ülkelerinde son yıllarda Guardian gibi büyük gazetelerin yaptıkları anketlerin sonucunda evrim teorisine inananların oranının 'lere düştüğü görülmektedir. Avrupa ülkelerinde artık imanlı, Allah'a inanan bir kitle bulunmaktadır.

Avrupa şu an materyalist bir yaşamın yıpratıcı sonuçlarından yeni yeni kurtulmaya başlayan nekahet devresinde bir hasta konumundadır. Yakın zamana kadar okullarda 150 yıl öncesinin bilimsellikten uzak teorisi insanlara dikte ettirilmiş, ancak moleküler biyolojinin, paleontolojinin ve genetik biliminin sunduğu son gelişmeler bu yalanın daha fazla devam etmesine engel olmuştur. Yıllar süren bu aldatmaca süresince Avrupalılardan bir kişi çıkıp "bu gösterdiğiniz canlılar tam ve simetrik, yarım bir organı olmayan bir canlı nasıl ara fosil olur?" diye sormamış. Veya "kusursuz mükemmel yapıların mutasyona uğramadığı görülüyor çünkü ortada bir patolojik görünüm yok" şeklinde karşı çıkmamış.

Bu sorular Avrupa'da evrimcilere soruluktan sonra Darwinist şahsiyetler artık iddialarını ispatlamak için yeni bir metot geliştirmek zorunda kalmışlardır. Son metot olarak yaşamı 'uzaylıların yarattığını' söylemektedirler. Evrim teorisinin baş savunucusu Richard Dawkins Amerikalı tanınmış gazeteci Benjamin Stein ile yaptığı röportajda canlılığı açık olarak uzaylıların yarattığını (Haşa) şöyle anlatmıştır: "Nasıl bir olayla canlılığın başladığını hala bilmiyoruz ama bir molekül ortaya çıkmıştır." Bu molekülün nasıl ortaya çıktığını soran Stein'e karşı Dawkins şöyle cevap vermiştir:

"Size söylüyorum nasıl oluştuğunu hala bilmiyoruz. Hiç kimse gibi ben de bilmiyorum. Olay şu şekilde gerçekleşmiş olabilir, bundan çok uzun zaman önce bir medeniyet, çok yüksel teknoloji sahibi olacak şekilde evrimleşmiş olabilir ve bir hayat formu dizayn edip dünyamızdaki yaşamın tohumlarını atmış olabilirler. Bu bir olasılıktır ve çok çekici bir olasılıktır. Ben buna ait kanıtlara ulaşabileceğimizi sanıyorum. İncelendikçe bir yaratıcının imzası bulunabilir."

Dawkins'in içinde bulunduğu durum bilim dünyası açısından içler acısıdır. Tesadüflerin canlılığı oluşturduğu mantıksızlığından, uzaylıların canlılığı oluşturduğu iddiasına geçiş yapmıştır. Canlı varlıkların uzayda üstün bir akıl tarafından yaratıldığını savunmak, Dawkins'in gözünde de evrim teorisinin bittiğinin göstergesidir. Röportajının sonunda gördüğünüz gibi açıkça bir 'yaratıcının imzası' gerçeğini itiraf etmek durumunda kalmıştır. Bu imza her şeyi yaratan Yüce Allah'a aittir.

Dawkins gibi bilim adamlarının evrim teorisinin mantıksızlığını açıklayan beyanları, Avrupalıları gittikçe imana yaklaştırmaktadır. Bu konuda her geçen gün meydana gelen yeni gelişmelerden biri İngiltere'de yaşanmıştır. Bbc kanalında verilen bir haberde İngiltere'nin başkentinde İslam'a yönelişin her gün daha da arttığı anlatılmış ve yeni Müslüman olmuş İngiliz gençlerinin İslam dini hakkındaki görüşlerine yer verilmiştir. Daha önce Richard Dawkins gibi ateist olduğunu söyleyen bir İngiliz daha sonra inançsızlığın çok büyük bir yanlış olduğunu anladığını ve doğruyu görüp iman edip İslam'la şereflendiğini anlatmıştır. Yine aynı programda Kahire'deki İngiltere Büyükelçiliğinde çalışan bir İngiliz diplomatın İslam düşünürleriyle yapılan toplantıların ardından Müslüman olduğunu ve bundan büyük mutluluk duyduğunu açıklamıştır.

Holland Tv'nin verdiği yine yeni bir haberde ise Hollanda'da binlerce gencin İslamiyet'i kabul ettiği anlatılmıştır. Haberde Müslüman olan geçlerden biri şöyle demektedir: "İslam'ı tanıdıktan sonra hemen kabul ettim. Sanki bir anda içime bir ışık doğmuştu. Öyle ki, bir daha asla karanlığa dönmek istemedim."

Yakın bir döneme kadar Avrupa'nın ortak paydası olan materyalizm ve Darwinizm görüldüğü gibi tarih olmaktadır. Çünkü artık inançsızlığın temeli, bilimin gösterdiği milyarlarca yaratılış delilleri ile çökmüştür.