27 Temmuz 2010 Salı

CENNET EHLİNİN ÖZELLİKLERİ

Pek çok ayet, namaz, oruç, zekat gibi belli başlı ibadetlerin yanı sıra güzel ahlaka ilişkindir. Allah insanlara hem kendilerinin güzel ahlaklı yaşamalarını, hem de diğer insanlara bunu tavsiye etmelerini emreder. Allah'ın emir ve tavsiyelerine uyulduğu ve herkesin güzel ahlak sahibi olduğu topluluklarda cennet hayatındakine benzer bir ruh hali yaşanır.

Müslümanlar Allah'ın muhlis kullarıdır. Her düşüncelerinde, tavırlarında ve konuşmalarında Allah'ın rızasını gözetir ve O'ndan korkup sakınarak hareket ederler. Şeytanın telkin ettiği gizli açık hiçbir olumsuzluğa asla izin vermeyen, aklı ve vicdanı temiz kişilerdir. Ahirete de bu temiz vicdanla giderler.

Allah, "Hani o, Rabbine arınmış (selim) bir kalp ile gelmişti." (Saffat Suresi, 84) ayetiyle Müslümanların ruhlarındaki bu temizliği bildirirken, "İçlerinde ebedi kalacakları altından ırmaklar akan Adn Cennetleri de (onlarındır). Ve işte bu, arınmış olanın karşılığıdır." (Taha Suresi, 76) ayetiyle cennetini bu kullarına vaat etmiştir.

Samimi Müslümanlar hırs, kin, kıskançlık gibi kötü ahlak özelliklerinden arınmış, kalplerini Allah'a bağlamış şekilde yaşarlar. Allah'ın "Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah'ın zikriyle mutmain olanlardır..." (Rad Suresi, 28) ayetiyle bildirdiği kişilerdir ve "İman edip salih amellerde bulunanlar ve 'Rablerine kalbleri tatmin bulmuş olarak bağlananlar', işte bunlar da cennetin halkıdırlar. Onda süresiz kalacaklardır." (Hud Suresi, 23) ayetinde bildirdiği gibi cennetle müjdelenmektedirler. Başka ayetlerde de Allah, "Ey mutmain (tatmin bulmuş) nefis, Rabbine, hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak dön. Artık kullarımın arasına gir. Cennetime gir." (Fecr Suresi, 27-30) buyurmakta ve dünyada arınarak nefsi mutmain bulmuş kullarını cennetine çağırmaktadır.

Allah'ın razı olduğu bu özelliklere sahip olan iman sahiplerinin düşünceleri ve fiilleri imanlarının derinliğini yansıtır. Allah sevgisi ve korkusuyla hareket ettikleri için her halleri güzeldir. Sahip oldukları bu güzellik Allah'a samimi olarak kulluk etmelerinden kaynaklanan bir nurdur. Bu kişiler Allah'ın "... Onları, rüku edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allah'tan bir fazl (lütuf ve ihsan) ve hoşnutluk arayıp-isterler. Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir. İşte onların Tevrat'taki vasıfları budur: İncil'deki vasıfları ise: Sanki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup-boy atmış (ki bu,) ekicilerin hoşuna gider..." (Fetih Suresi, 29) ayetinde bildirdiği gibi yüzlerindeki secde izinden tanınırlar.

Bakışları, Allah'ın lütfuyla son derece güzel ve anlamlıdır. Konuşmaları Allah'ın rızasına uygundur ve sözleri daima güzeldir. Allah'ın, "Görmedin mi ki, Allah nasıl bir örnek vermiştir: Güzel bir söz, güzel bir ağaç gibidir ki, onun kökü sabit, dalı ise göktedir. Rabbinin izniyle her zaman yemişini verir..." (İbrahim Suresi, 24-25) ayetlerinde bildirdiği gibi sarf ettikleri sözler hep güzel sonuçlar doğurur. İtaatli, yumuşak başlı, uyumlu, candan, samimi ve sıcak bir tavır içindedirler. Bu nedenle de güzel bir hayat içinde, dostluğu, sevgiyi en fazlasıyla yaşayan insanlardır. Onlara dünyada bu nimet ve güzellikleri yaşatan Allah'tır. Ahirette ise Allah bu nimetlerin sonsuzunu verecektir.

Peygamberimiz (sav) de pek çok hadisinde cennete giren kişilerin güzel ahlaklarına dikkat çekmiştir. Bunlardan biri şöyledir:

... Cennete girmelerini en çok sağlayan şeyler nelerdir? Allah korkusu ve güzel ahlaktır... [Ramuz el-Ehadis-1, s.12/8]

Peygamberimiz (sav) bir hadiste cennete layık olabilmek için hatırda tutulması gereken konuları da şöyle bildirmiştir:

... Allah'tan haya, kabirlerde çürümeyi unutmamak, içinizi ve ondakileri unutmamak, başı ve baştakileri unutmamanızdır. Kim ahiret ikramını isterse, dünya ziynetini terk etsin. İşte o vakit kul "Allah'tan hakkıyla haya etmiş" olur. O vakit Allah'ın dostluğuna nail olmuş olur. [Ramuz el-Ehadis-2, s. 343/2]

Güzel ahlak özellikleri olarak Peygamberimiz (sav) "adaletli"; "merhametli", "sabırlı"; "cömert"; "nazif" (temiz); "iffetli, namuslu" ve "dilde doğru" olmayı hadislerinde sıkça hatırlatmıştır.

Ayrıca Peygamberimiz (sav) cenneti kazanabilmek için "gizli ve aşikarede (açık) hayırhahlık"ta bulunmayı; "sözü hoş söyleme"yi; "genişlikte de darlıkta da Allah'a hamd" etmeyi; "sadaka ver"meyi; " Allah'a bir şeyi ortak koşmama"yı; "ilim peşinde olma"yı; "Allah'tan kork"mayı; elçiye "itaat" etmeyi; "kibir"den sakınmayı; "fakir olduğu halde iffetini muhafaza edip dilencilik ve yüzsüzlüğe düşme"meyi; "dosdoğru tacir" olmayı; Allah'tan "mutmain ol"mayı ve "Allah için, dini için hayırhahlıkta bulun"mayı hatırlatmıştır.

Peygamberimiz (sav)'in dikkat çektiği tüm bu konular Kuran'da Allah'ın hoşnutluğunu, sevgisini kazanmak için sahip olunması gereken mümin özellikleri olarak bildirilir.

20 Temmuz 2010 Salı

Peygamberimizin Dilinden Cennetteki Çarşılar:

Çarşılar, pazarlar, insanların ihtiyaçlarını karşılamaları için önlerine birçok seçenek sunan alışveriş mekanlarıdır. Bu alışveriş merkezlerinde her yiyecek ve eşya farklı çeşitleriyle, farklı ambalajlarda yer alır. İnsanlar iyi beslenme, farklı tatları deneme, şık ve güzel giyinme, işlerini kolaylaştıracağını düşündükleri araçları satın alma, beğendikleri ve rahat edeceklerini düşündükleri eşyaları edinme hevesiyle bu yerlere giderler. İşte insanların dünya şartlarında hoşlarına giden bu nimeti Allah cennette de en güzeliyle yaratacaktır. Cennetteki çarşılar sayısız çeşitlilikte nimetle, bolluk sevinci uyandıran görüntüleriyle cennet ehlinin içlerindeki bu arzuya hitap edecektir. Üstelik cennette, dünyada bu nimetin beraberinde olan pek çok imkansızlık da ortadan kalkmış olacaktır. Örneğin dünyada insanlar alış veriş yerlerini dolaşmaktan zevk almalarına rağmen bundan yorulurlar. Çoğu insanın buraları rahat rahat dolaşabilecek kadar geniş bir vakti de yoktur. Bunun dışında alışveriş yapma imkanına sahip insanların yanı sıra bundan zevk almasına rağmen dilediğini satın alma imkanına sahip olmayan insanlar da vardır. İnsanlar fiyatını ödedikleri sürece bu çeşit bolluğu içinden istedikleri ürünü seçebilirler. Ama eğer bu imkana sahip değillerse sadece bu mekanları gezmekle yetinmek durumundadırlar. Oysa Peygamberimiz (sav)'in hadislerde haber verdiğine göre cennet çarşılarında insanlar istedikleri herşeyden diledikleri kadar alabileceklerdir. Orada alış veriş söz konusu olmayacak, herkes her beğendiğine sahip olabilecektir. Bu mekanlardaki nimet çeşitleri ise insanların daha önce hiç görmedikleri ve hayalini bile kurmadıkları türden nimetler olacaktır. Allah bol ihsanıyla herkese tüm beğenip arzuladıklarını verecek kimsenin hiçbirşeyi eksik olmayacaktır.

Hadislerde bu durumdan şöyle bahsedilir:

Muhakkak cennette bir çarşı vardır ki melekler orayı ziyaret ederler. Orada gözlerin mislini görmediği, kulakların duymadığı ve kalplere gelmeyen nimetler vardır. Canımızın istediği herşey bize getirilir. Fakat orada satılan ve satın alınan hiçbir şey yoktur. O çarşıda cennet halkının bazısı diğer bazısı ile karşılaşır. Yüksek menzil ve mevki sahibi döner de mevki bakımından kendinden aşağı derece olan kimse ile karşılaşır. Onların içinde herhangi bir şeyi eksik olan kimse yok ki karşılaştığının üzerine gördüğü süs elbiselerinden dolayı rahatsız olsun. Sözünün sonu gelmeden üzerinde daha güzel bir kıyafet bürünür. Şu muhakkak ki cennette hiçbir kimsenin üzülmesi, kederlenmesi yoktur. [Tezkireti'l Kurtubi, s. 325-326/563]

Şüphesiz ki cennette bir çarşı vardır. Fakat orada hiçbir şeyi satın almak ve hiçbir şeyi satmak yoktur. Ancak erkekler ve kadınlar suret ve şekilleri vardır. Binaenaleyh orada hangi kılığı istediğinde ona girecektir. [Tezkireti'l Kurtubi, s. 326/564]

Hadiste ayrı bir nimet olarak erkek ve kadın suretlerinin varlığından da bahsedilmektedir. Dilediği zaman dilediği surette olabilmek, böylece birbirinden çok farklı güzel görünümlere sahip olabilmek pek çok kimsenin dünyada hayalini kurduğu bir fikirdir. Her insanın sağlıklı ve kusursuz bir yüz ve fizik güzelliğine sahip olma özlemi vardır. Saç rengi, göz rengi, yüz hatları, cilt rengi, boyu, yapısı gibi daha pek çok fiziksel özellik insanlara doğuştan verilmiştir. Dünyada tek çeşit güzellikten duyulan monotonluk hissinin cennette olmaması, güzelliğin kişinin istediği kadar, istediği şekilde değişebilmesi de insan ruhuna zevk verecek ayrı bir nimettir.

Bir başka hadiste ise cennetteki çarşılarda müminlerin oturacakları güzel kokulu, rahat yerler bulunduğu, cennet ehlinin buralarda tanışıp sohbet ettikleri, kısaca insanın hoşuna gidecek bir sosyal yaşamın varlığına dikkat çekilir:
 

Muhakkak cennette öyle çarşılar var ki orada alışveriş yoktur. Fakat cennet ahalisi oraya vardığı zaman taze ve parlak inci ve misk toprak üzerine yaslanarak otururlar. Dünyada oldukları gibi o cennetlerde tanışırlar. Dünyada nasıl olduklarını ve Rablerine ibadetlerinin nasıl olduğunu, geceleri nasıl ihya ettiklerini, gündüzleri nasıl oruç tuttuklarını, dünyanın zenginliği ile fakirliğinin nasıl olduğunu, ölümün nasıl olduğunu ve ... nasıl cennet ahalisinden olduklarını konuşup müzakere (ve sohbet) ederler. [Tezkireti'l Kurtubi, s. 326/565]

Bütün samimi Müslümanlar sonsuz merhamet, sonsuz rahmet, sonsuz akıl ve güç sahibi olan, kullarını seven, onları koruyup kollayan, dünyada ve ahirette onların iyiliğini isteyen, onlara dünyada güzel ve şerefli bir hayat, ahirette de cenneti isteyen Allah'ın güvencesindedirler. Dolayısıyla bu sevinç dolu nimeti Müslümanlar hiçbir zaman unutmamalı ve birbirlerine bu yakın nimetin müjdecisi olmalıdırlar. Nitekim Allah Kuran'da müminlerin bu konuda müjdeleşmelerini buyurmaktadır:

...(Bu,) Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da O'nun üzerine gerçek olan bir vaaddir. Allah'tan daha çok ahdine vefa gösterecek olan kimdir? Şu halde yaptığınız bu alışverişten dolayı sevinip-müjdeleşiniz. İşte 'büyük kurtuluş ve mutluluk' budur. (Tevbe Suresi, 111)

13 Temmuz 2010 Salı

Peygamberimizin Dilinden Cennetteki Şehirler

Cennette "Reyyan" denilen bir nehir vardır. Üzerinde mercandan bir şehir kurulmuştur. Onun altın ve gümüşten yetmiş bin kapısı bulunur. İşte bu, hamil'i Kur'an'a mahsustur. [Ramuz el-Ehadis-2, s. 326/4]

Yukarıdaki hadiste Peygamberimiz (sav)'in dikkat çektiği altın ve gümüş, ihtişam, zenginlik ve sanatın simgesi olmuş madenlerdir. Her ikisi de parlak, dayanıklı, kolay şekil alan ve zor elde edilen metaller olarak tarih boyunca çok önemli bir yere sahip olmuşlardır. Altın yeryüzünde ton başına 0.004 gram kadar bulunur. Altın madeni ocaklarında ise altın oranı ton başına 6-12 gram arasında değişir. Dolayısıyla altından bir kap elde etmek için tonlarca ağırlıktaki kayanın işlemden geçirilmesi gerekir. Altının gerek zor elde edilmesi gerekse yeryüzünde diğer madenlere göre daha az oranda bulunması değerini kat kat artırmaktadır. Parlak, dayanıklı, kolay şekil alan bu değerli maden insanların zevklerine hitap etmede çok önemli bir yere sahiptir.

Bu da altının estetik ve sanat değeri son derece yüksek eserlerin meydana getirilmesinde tercih edilmesini sağlar. Bize güzel gelen, zengin ve gösterişli olan pek çok şey ya altındandır ya da altınla süslenmiştir. Ayrıca altın, eşyaların süslemesinde, ciltçilik, hat, minyatür, tezhip gibi pek çok sanat alanında da vazgeçilmez bir malzemedir. Bu bakımdan hadislerde dikkat çekilen mekanlarda bol miktardaki altın kullanımı da insanların hoşuna giden, değerli bir nimetin işaretidir. Dünya şartlarında insanlar altını, en fazla külçeler halinde görürler. Nadiren de birtakım eşya ve aksesuarlara, belki bir sarayda altınla kaplanmış sütunlara rastlarlar. Tüm bu saydıklarımız, altını yalnızca küçük birtakım ziynet eşyalarında görmeye alışmış olan insanlarda büyük bir hayranlık oluşturur. Durum böyle olunca som altından inşa edilmiş bir gökdelenin veya bir köşkün, villanın, yalının hayalini bile kurmakta zorlanırlar. Bunun gerçek olduğunu düşünmek bile insanın ruhuna büyük bir heyecan ve zevk verir. Aşağıdaki hadiste ise cennetteki binaların tuğlalarının altından ve gümüşten olduğu bildirilmektedir. Bu, zaten çok güzel olan cennet evlerinin ihtişamını daha da artırmakta, onları daha görkemli hale getirmektedir:

Cennet binalarının bir tuğlası altın, bir tuğlası gümüş, harcı misk, çakılı inci ve yakut ve toprağı da safrandır... [Ramuz el-Ehadis-1, s. 200/6]

Nitekim aşağıdaki hadiste de altın bir direkten bahsedilerek cennetteki zenginlik ve ihtişam bir başka yönden daha vurgulanmaktadır:

Cennette altından bir direk ve üzerinde zebercedden (zümrüt cinsinden parlak, yeşil, kıymetli bir taş) şehirler vardır ki, onlar cennete yıldızlar gibi ışık verirler... [Ramuz el-Ehadis-1, s. 125/6]

Yukarıdaki hadiste dikkat çekilen bir diğer yön de şehirlerin yüksekliği olabilir. Kuşkusuz dünya şartlarında yüksek bir şehir, manzarası ve vereceği ferahlık açısından tercih edilir. Bu şehirlerin cennetteki mükemmel manzaralar içinde olduğu düşünülürse, bu mekanların insanın ruhuna ne kadar çok zevk vereceği daha iyi anlaşılabilir. Hadislerdeki bu mekanlar –direkler üzerindeki şehirler- Kuran'da bildirilen yüksek köşklerle ilgili ayetlerle paralellik içindedir:

Ancak Rablerinden korkup-sakınanlar ise; onlara yüksek köşkler vardır, onların üstünde de yüksek köşkler bina edilmiştir. Onların altında ırmaklar akmaktadır. (Bu,) Allah'ın va'didir. Allah, va'dinden dönmez. (Zümer Suresi, 20)

Şehir hayatını düşündüğümüzde aklımıza öncelikle pek çok konuda yaşanan sorunlar gelir. Trafik, sağlık, ulaşım, hava kirliliği, alt yapı, su, elektrik, telefon, güvenlik gibi daha pek çok konu insanların ömürleri boyunca uğraştıkları sorunlara dönüşmüştür. Hatta insanların daha rahat, daha düzenli bir hayat sürmelerini sağlamak ve bu sorunları gidermek için birçok meslek dalı ortaya çıkmıştır.

Halbuki cennet şehirlerinde böyle bir durum asla söz konusu olmadığı gibi bu sorunlara sebep olan etkenler de ortadan kalkmış olacaktır. Ayrıca Allah'ın "... Orada ne (yakıcı) bir güneş ve ne de dondurucu bir soğuk görürler." (İnsan Suresi, 13) ayetinde bildirdiği gibi, cennette hava insan ruhunun ve bedeninin en zevk alacağı ve en rahat edeceği ısıda olacaktır. Bu nedenle özel bir ısınma ya da serinleme sistemine de ihtiyaç duyulmayacaktır. Benzer şekilde ilerleyen bölümlerde yer vereceğimiz gibi cennette ulaşım zorluğu da olmayacaktır. En doğrusunu Allah bilir.

Hadiste cennetteki binalardan bahsedilirken bunların harcının misk, yani çok güzel kokulu bir madde olacağı tarif edilmektedir. Görüldüğü gibi Allah'ın cennette yarattığı nimetler tüm duyularımıza da hitap edecek şekilde yaratılmaktadır. Güzel koku insanlar için çok büyük bir nimettir. Gülün, karanfilin, zambağın, sümbülün, leylağın, akasya ve çam ağaçlarının kokuları insanlar için çok büyük birer lütuftur. Bunların yanı sıra birbirinden farklı kokular da insan ruhunda çok hoşa giden bir etki yaratır. Cennetteki güzel kokular dünyadakilerle kıyaslanamayacak güzellikte oldukları gibi insanların hiç ummadıkları ayrıntılarda karşılarına çıkacaktır. Peygamberimiz (sav)'in hadisinde bildirdiği gibi binaların harcının misk olması bunun en güzel örneklerinden biridir. Kuşkusuz harcı misk olan güzel kokulu bir bina, Allah'ın cennette müminler için hazırladığı güzelliklerinden sadece bir tanesidir.