30 Mayıs 2012 Çarşamba

Müslümanlara yiyecekler konusunda tanınan kolaylıklar

Allah rızık olarak insanlara çok fazla nimet vermiştir. Renk renk meyveler, çeşit çeşit yiyecekler, sebzeler, etler, içecekler, yemişler… Her biri insanların hizmetine sunulmuştur. Ve Allah "Sana, kendilerine neyin helal kılındığını sorarlar. De ki: "Bütün temiz şeyler size helal kılındı." (Maide Suresi, 4) ayetiyle, insanlara bütün temiz yiyeceklerin helal kılındığını bildirmiştir.

Allah'ın insanlara haram kıldığını bildirdiği yiyecekler ise, ölü eti, kan, domuz eti gibi, zaten insanlar için zararlı ve temiz olmayan yiyeceklerdir. Allah bir ayetinde şöyle buyurmaktadır:

De ki: "Bana vahyolunanlar içinde, yiyen bir kimsenin yiyeceği (şeyler) için, ölü eti, dökülen kan, domuz eti -ki bu gerçekten murdardır- ya da Allah'tan başkası adına kesilmiş bir fısk dışında, haram kılınmış bir şey bulmuyorum. Kim kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa, -saldırmamak ve haddi aşmamak şartıyla- (bu sayılanlardan ölmeyecek kadar yiyebilir). Şüphesiz senin Rabbin bağışlayandır, esirgeyendir. (Enam Suresi, 145)

Ayette haram olan yiyecekler için geçen "murdar" (pis) ifadesinin pek çok hikmeti vardır. Çünkü domuz eti gerçekten insan vücuduna zarar verecek özelliklere sahiptir.

Örneğin domuz eti çok yağlıdır, yenildiği takdirde bu yağ kana geçer. Kandaki bu fazla miktardaki yağ atar damarların sertleşmesine, tansiyon yükselmesine ve kalp enfarktüsüne sebep olur. Ayrıca domuz yağı içerisinde "sutoksin" denilen zehirli maddenin dışarı atılması için, lenf bezlerinin normale göre daha fazla çalışması gerekir. Bu durum özellikle çocuklarda lenf düğümlerinin iltihaplanması ve şişmesi şeklinde kendini gösterir. Bunların dışında domuz eti bol miktarda kükürt içerir. Vücuda fazla miktarda alınan kükürt; kıkırdak, kas ve sinirlere oturarak eklemlerde iltihaplanma, kireçlenme ve bel fıtığı gibi çeşitli hastalıklara yol açar. Bütün bunların yanında çeşitli deri hastalıkları ve trişin gibi (trişin sadece domuz yoluyla geçer ve insanlarda öldürücü bir durum meydana getirir) ciddi hastalıklara da sebep olmaktadır. (Burada domuz etinin yalnızca bilinen genel birkaç zararına dikkat çekilmiştir.)

Görüldüğü gibi, insana zarar verecek olan yiyeceklerin haram kılınması da insanlara sunulmuş bir kolaylık ve korumadır.

Ancak burada bir noktaya daha dikkat çekmekte yarar vardır: Elbette bir şeyin haram ya da helal olması tamamiyle Rabbimiz'in emriyledir. Ve insan sadece Allah'ın emrine göre hareket etmekten sorumludur. Allah bir yiyeceğin haram olmasının hikmetlerini dilerse insanlara gösterir, dilemezse göstermez. Ama Allah insanlara bir kolaylık olması, kalplerinin tam olarak tatmin bulması için, yukarıda verdiğimiz örnekten anlaşıldığı gibi bu hikmetleri insanlara birçok vesile ile göstermektedir.

Allah Kuran'da yasaklanan yiyeceklerden bahsederken insanın başına gelebilecek her türlü durumda nasıl davranması gerektiğini de açıklamıştır. Böylece insanların beklenmedik durumlarda tereddüt yaşamaları engellenmiştir. Bu konudaki bazı ayetler şöyledir:

Öyleyse Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden helal (ve) temiz olanlarını yiyin; eğer O'na kulluk ediyorsanız Allah'ın nimetine şükredin. O, size ancak ölüyü, kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilmiş olan (hayvan)ı haram kıldı. Fakat kim mecbur kalırsa, saldırmamak ve sınırı aşmamak üzere (yiyebilir). Çünkü gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir." (Nahl Suresi, 114-115)

Bu ayetin ardından Allah'ın bağışlayan ve esirgeyen olduğunun hatırlatılması da müminlere rahatlık veren ve onları müjdeleyen bir ayettir. Çünkü insan zayıf yaratılmıştır. Hata yapabilir, unutabilir, dalabilir, iradesiz davranabilir. Ancak, Allah, samimi olarak tevbe ettiğinde kendisini bağışlayacak ve esirgeyecektir.

16 Mayıs 2012 Çarşamba

Ölümü hatırda tutmak elzemdir

Her insan kesin bir gerçek olan ölümü, Yüce Rabbimiz’in kaderde belirlediği bir zamanda, nerede olursa olsun yaşar. İnsanların sahip oldukları güzellik, zenginlik, makam veya herhangi bir güç kendilerini ölümden uzaklaştıramaz; ölüm muhakkak yaşanır. Buna rağmen pek çok insan ölümü düşünmez, hatta özellikle bu düşünceden kaçarlar. Ama bu kaçışın hiçbir faydasının olmayacağı Kuran ile insanlara bildirilmiştir. Bir ayette, Allah ölüm gerçeğini şöyle haber vermiştir:

"De ki: "Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, şüphesiz sizinle karşılaşıp-buluşacaktır. Sonra gaybı da, müşahede edilebileni de bilen (Allah) a döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecektir." (Cuma Suresi, 8)

İnsanların çoğu özellikle de gençken ölümü hiç akıllarına getirmek istemezler. Ölümü herşeyin sonu olarak gördükleri için bu gerçeği düşündüklerinde sıkıntıya ve üzüntüye düşüp korkuya kapılırlar. Oysa ki insanın düşünmemekle ölümden kaçamayacağı açıktır. Nitekim herkes karşısına çıkan herhangi bir gazetede dahi ölüm haberleriyle karşılaşır. Yolda giderken bir cenaze arabasına rastlar ya da bir mezarlığın önünden geçer. Zaman içinde her insanın yakınları ve akrabaları ölür. İnsan ne kadar direnirse dirensin, nereye sığınırsa sığınsın ölümle her an karşılaşabileceği apaçık bir gerçektir. Bu gerçeği hatırda tutmak ise önemlidir. Çünkü ölümü düşünmek, bir insan için aslında pek çok hayra vesile olabilecek önemli bir olaydır. Bu gerçek, Allah'ın izniyle samimi düşünenler için geçici olan dünya hayatına bağlanmayı önleyebilecek, ahiret hayatında azaptan kurtulmaya vesile olabilecek bir nimete dönüşebilir.

Ölümü anmanın hikmetlerini görmek, insanın kurtuluşuna, Yüce Allah’a yakinini artırmaya vesile olması nedeniyle çok önemlidir. Bu nedenle yapılması gereken, gerçekleri göz ardı etmeyi bir kenara bırakarak Allah'ın kaderde tespit ettiği süreyi, Yüce Rabbimiz’e en iyi şekilde kulluk ederek geçirmeye gayret etmektir.

9 Mayıs 2012 Çarşamba

Ahiret kesin bir gerçektir

"Oysa onun, kendilerine karşı hiç bir zorlayıcı-gücü yoktu; ancak Biz ahirete iman edeni, ondan kuşku içinde olandan ayırdetmek için (ona bu imkanı verdik). Senin Rabbin, her şeyin üzerinde gözetici-koruyucudur." (Sebe Suresi, 21)

Bildiğimiz tüm kavramları Allah yaratmaktadır ve biz bunları ancak Allah'ın bize izin verdiği ölçüde kavrayabiliriz. Allah ise herşeye sonsuz derecede sahiptir. Örneğin insan ancak Allah'ın izin verdiği ölçüde bir akıl ve zekaya sahip olabilir. Ancak Allah, insan aklının idrak edemeyeceği üstünlükte sonsuz bir akla sahiptir. Yine insan, Allah'ın kendisine verdiği kadarıyla şefkate, merhamete, affediciliğe sahip olabilir ama Allah sonsuz şefkatlidir, Allah'ın bu sonsuz şefkati tüm kainata, tüm yarattıklarına hakimdir. Allah'ın sonsuz merhameti küçük bir kum tanesinden, yükünü taşıyan bir karıncanın ayaklarına, dağların heybetinden, uzayın genişliğine kadar herşeyin üzerindedir. Yine insan Allah'ın izin verdiği kadarıyla detayları görüp farkedebilirken, Allah her an, yarattığı canlı cansız herşeydeki tüm detaylara hakimdir. Çünkü bunların tümünü Allah yaratmaktadır. Ahiret hayatını ise Rabbimiz bizlere şöyle bildirmektedir:

"Zulme uğratıldıktan sonra, Allah yolunda hicret edenleri dünyada şüphesiz güzel bir biçimde yerleştireceğiz; ahiret karşılığı ise daha büyüktür. Bilmiş olsalardı." (Nahl Suresi, 41)

Allah dünyadaki herşeyi ve herkesi sonlu yaratmıştır ve dünyadaki tüm varlıklar birgün ölmeye mahkumdur. Ancak ölümle birlikte muhteşem bir yaratılış, ebedi olan ahiret hayatı, cennet ve cehennem başlayacaktır. Ölüm bir son değil, sonsuz hayata geçiş anıdır. Ahiret Allah'ın bizlere vadettiği ve kesin olarak gerçekşecek olan bir müjdedir.

Müslüman, Allah'a ve ahirete karşı derin bir saygı içindedir. Bu saygı, üslubuna, kullandığı kelimelere, gösterdiği ahlaka, yaşam biçimine, vicdanını kullanmasına, yüz ifadesine ve hayatının her aşamasına yansır. Verdiği kararlarda, yaptığı eylemlerde ahiretin varlığından ve Allah'a hesap vereceğinden kesin olarak emin olmanın getirdiği bir samimiyet ve hassasiyet vardır.

2 Mayıs 2012 Çarşamba

Kuşkulardan ve vesveseden kurtulabilmenin sırrı

İman eden kulların üzerinde şeytanın bir etkisi olmamakla birlikte, kimi zaman şeytan iman edenlere de yaptıkları bir işte, işledikleri bir amelde vesvese vermeye çalışabilir.

Allah'ın Kuran'da bildirdiği önemli bir sır da insanın kendisine gelen vesveseden nasıl kurtulacağıdır. Bu, Allah'tan korkan ve cenneti umut eden müminler için çok önemli bir konudur. Çünkü vesvese şeytanın insanları Allah'ın yolundan uzaklaştırmak, onları boş ve amaçsız işlerle uğraştırarak vakitlerini almak amacıyla fısıldadığı yanıltıcı sözlerdir. Şeytan bu yolla insanlara, hüzün, korku sıkıntı vermeye, aralarını açmaya, Allah, Kuran ya da din hakkında kuşkuya düşürmeye çalışır. Hak olmayan konularda insanları uzun ve olmadık kuruntulara düşürür. Kuran'da şeytanın vesvese verme özelliğini anlatan ayetlerden bazıları şöyledir:

"Onları -ne olursa olsun- şaşırtıp-saptıracağım, en olmadık kuruntulara düşüreceğim ve onlara kesin olarak davarların kulaklarını kesmelerini emredeceğim ve Allah'ın yarattıklarını değiştirmelerini emredeceğim." Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı dost (veli) edinirse, kuşkusuz o, apaçık bir hüsrana uğramıştır. (Şeytan) Onlara vaadler ediyor, onları en olmadık kuruntulara düşürüyor. Oysa şeytan, onlara bir aldanıştan başka bir şey va'detmez. (Nisa Suresi, 119-120)
Ki o, insanların göğüslerine vesvese verir. (içlerine kuşku, kuruntu fısıldar) (Nas Suresi, 5)

Şeytanın müminlere fısıldadığı kuruntular ne olursa olsun, Allah'ın gösterdiği yola uyduklarında, şeytan onları oyalayamayacaktır. Allah, şeytana karşı müminlere şunu hatırlatır:

Eğer sana şeytandan yana bir kışkırtma (vesvese veya iğva) gelirse, hemen Allah'a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir. (Allah'tan) Sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler (Allah'ı zikredip-anarlar), sonra hemen bakarsın ki görüp bilmişlerdir. (Araf Suresi, 200-201)

Ayette görüldüğü gibi, müminler şeytandan gelen vesveselere karşı çok dikkatlidir. Uzun uzun oturup ondan gelen vesveseleri düşünerek vakit kaybetmez, söz konusu vesveselerle Allah'ın razı olmayacağı, bir mümine yakışmayacak sıkıntılı, hüzünlü korkulu bir ruh haline girmezler. Bir sıkıntı, Kuran'a uygun olamayan bir düşünce hissettiklerinde hemen düşünürler. Bunun Allah'ın hoşnut olmayacağı şeytandan gelen bir vesvese olduğunu anlarlar. Hemen Allah'ı ve Kuran ayetlerini düşünerek şeytanın fısıldamalarından kurtulurlar.