Allah, pek çok duygu gibi insanların kalplerine sevgi hissini de
yerleştirmiştir. İnsanın yapması gereken, bu özelliğini Allah’ın Kur’an’da
verdiği öğütler doğrultusunda en doğru şekilde yönlendirmesidir. Müminler
Kur’an’ı rehber edindikleri için sevgilerini; kendilerini ve sahip oldukları
tüm nimetleri yaratan Rabbimize ve O’nun rızasını hedefleyen müminlere
yöneltirler.
Dünya hayatının süsüne kapılanlar ise Allah’ın kendilerine
imtihan için verdiği nimetlere tutkulu bir sevgi ile bağlanırlar; örneğin
insanları “Allah’ı sever gibi severler”. Allah, Kur’an’da inkar edenlerin
bu çarpık sevgi anlayışını şöyle bildirmektedir:
İnsanlar içinde, Allah’tan başkasını ‘eş ve ortak’ tutanlar
vardır ki, onlar (bunları), Allah’ı sever gibi severler. İman edenlerin ise
Allah’a olan sevgileri daha güçlüdür. O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman,
muhakkak bütün kuvvetin tümüyle Allah’ın olduğunu ve Allah’ın vereceği azabın
gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi. (Bakara Suresi, 165)
İnkar edenlerin bu çarpık sevgi anlayışlarını yönlendirdikleri
konulardan biri de dünya malıdır. Mala olan sevgilerinin şiddetiyle bu geçici
metaya hırsla bağlanmış, nefislerinin cimri ve bencil tutkularına yenik
düşmüşlerdir. Kur’an’da inkar edenlerin bu tavırları şöyle bildirilmiştir:
Muhakkak o, mal sevgisinden dolayı (bencil ve cimri tutumundan)
çok katıdır. (Adiyat Suresi, 8)
Oysa Allah Kur’an ayetleriyle insanlara malın yalnızca dünya
hayatına ait bir deneme konusu olduğunu bildirmiş ve bu tutkuya karşı insanları
uyarmıştır:
Bilin ki, mallarınız ve çocuklarınız ancak bir fitnedir (imtihan
konusudur.) Allah yanında ise büyük bir mükafat vardır. (Enfal Suresi, 28)
Ey iman edenler, ne mallarınız, ne çocuklarınız sizi Allah’ı
zikretmekten ‘tutkuya kaptırarak-alıkoymasın’; kim böyle yaparsa, artık onlar
hüsrana uğrayanların ta kendileridir. (Münafikun Suresi, 9)
Bu gerçeklerden haberdar olan müminler mal sevgisine
kapılmazlar. Sahip oldukları nimetleri kendilerine lütfedenin Rabbimiz olduğunu
bildikleri için, bu onların Allah’a şükretmelerine vesile olur. Kendilerine
verilen maddi imkanları Allah’ın rızasını kazanabilecekleri hayırlı işler için
kullanır, daha fazlasına sahip olmayı da hayırlarda kullanabilmek için
isterler. Kendisine çok büyük hazineler verilen Hz. Süleyman, bu nimetleri
hangi amaçla istediğini şöyle dile getirmiştir:
O da demişti ki: “Gerçekten ben, mal (veya at) sevgisini Rabbimi
zikretmekten dolayı tercih ettim.” … (Sad Suresi, 32)