26 Haziran 2007 Salı

İman etmedikleri halde iman etmiş gibi görünenler

Müminler sadece Allah rızası için yaşarlar. İnsanlara karşı duydukları sevgi ve merhamet de karşılıksız, sadece Allah rızası içindir. Karşılarındaki kişi eğer kendisinin Müslüman olduğunu söylerse ve Müslümanlığın alametlerini gösterirse o kişiye güvenirler ve Allah’ın bir tecellisi olduğu için onu severler. Müminlerle mücadele etmeyi akıllarına koymuş bazı kişiler kendilerini Müslüman gibi gösterip, inananların arkalarından tuzaklar kurabilirler. Gerçekte iman ile hiç alakaları olmadığı halde “iman ettik” diyerek mümin topluluğun arasına sızmak isterler. Kuran’ı hiç benimsemedikleri halde Müslümanların sahip oldukları bazı imkanlardan yararlanabilmek için iman etmedikleri halde iman etmiş gibi gözükürler.
Bu kişilerin kendilerini Müslüman gibi göstermelerinin temel sebebi mümin topluluğuna içten zarar vermektir. Müslümanların zorluk ve sıkıntı çekmelerini arzu ettikleri Kuran ayetlerinde şöyle bildirilmektedir:
Sizinle birlikte çıksalardı, size 'kötülük ve zarardan' başka bir şey ilave etmez ve aranıza mutlaka fitne sokmak üzere içinizde çaba yürütürlerdi. (Tevbe Suresi 47)
Sizler, işte böylesiniz; onları seversiniz, oysa onlar sizi sevmezler. Siz Kitabın tümüne inanırsınız, onlar sizinle karşılaştıklarında "inandık" derler, kendi başlarına kaldıklarında ise, size olan kin ve öfkelerinden dolayı parmak uçlarını ısırırlar. De ki: "Kin ve öfkenizle ölün." Şüphesiz Allah, sinelerin özünde saklı duranı bilendir. (Ali-İmran Suresi 119)

Peygamberimiz’de (sav) önce İslam’ı kabul ettiklerini söyleyen, fakat sonra İslam’ı terk edenlerle mücadele etmiştir. Bu kişiler İslam’ı terk ettikten sonra yeni bir mescid kurmuşlardır. Tarihi bilgilerde bu mescidin ismi “Dırar Mescidi” olarak geçmektedir. Bu dinsiz çatı altında toplananlar Müslümanlara karşı her türlü iftira ve tuzağı tasarlamışlardır. Ancak bilmedikleri gerçek, kendileri bu tuzakları kurarken Allah’ın da kendileri için bir tuzak kurmuş olduğudur.
Hani o inkar edenler, seni tutuklamak ya da öldürmek veya sürgün etmek amacıyla, tuzak kuruyorlardı. Onlar bu tuzağı tasarlıyorlarken, Allah da bir düzen (bir karşılık) kuruyordu. Allah, düzen kurucuların (tuzaklarına karşılık verenlerin) hayırlısıdır. (Enfal Suresi, 30)

O gün Peygamberimiz (sav) ile mücadele edenler İslam’ın yayılmasını engellemek için hiç bir şekilde başarıya ulaşamamışlardır. Bugün İslam tüm dünyaya yayılmıştır ve kendi dinlerini terk edip İslamiyeti seçenlerin sayısı da hızla artmaktadır.
Allah kendilerini Müslüman tanıtan bu insanların, samimi Müslümanlara zarar vermek için her türlü grup ile birleşebileceğini Kuran’da bize bildirmektedir:
... müminleri bırakıp kafirleri dostlar (veliler) edinirler. 'Kuvvet ve onuru (izzeti)' onların yanında mı arıyorlar? Şüphesiz, 'bütün kuvvet ve onur,' Allah'ındır. (Nisa Suresi, 138-139)

Bu kişiler, Müslümanlara karşı olan her grup ile birleşebilirler. Allah’tan korkmadıkları için Kuran ahlakına muhalif her türlü ahlaksızlığın içerisinde olan, sapkın görüşlere sahip insanlarla, Müslümanlara karşı birlik olmaktan çekinmezler. Onları biraraya getiren kuvvet Müslümanlara karşı güttükleri kin ve intikam hevesidir. Gerçekte birbirlerinden nefret eden insanlar olmalarına rağmen sırf Müslümanlara karşı mücadele edebilmek için bu birlikteliği sürdürmektedirler.
Peygamberimiz (sav) döneminde de münafıklar bu özelliklerini göstermişlerdir. Müminlere saldıran inkarcılara destek olmuşlar, onlara müminler hakkında bilgi vermiş, onları müminlere saldırmaya teşvik etmişlerdir. Bu şekilde müminlere zarar verebileceklerini düşünmüşlerdir. Topluluklarının ne kadar çok olursa o kadar etkili olacaklarını düşünmüşlerdir. Oysa yeryüzündeki tüm orduları bile toplasalar o orduların sahibi Allah’tır ve Allah müminlerin koruyucusudur.
Bu kişilerin müminlerden intikam almak istemelerinin nedeni, inananların asla Allah’ın gösterdiği yoldan ayrılmamalarıdır. Samimi Müslümanlar insanların ahiretlerinin kurtulması için onlara tavsiyelerde bulunurlar, doğru yola davet ederler. Vicdanlı olan kişiler Allah’tan korktukları için hatalarını düzeltirler. Ancak bu tip insanların sahtekarlıklarının yüzeye çıkması onları Müslümanlara karşı kinlendirir. Ancak bilmedikleri çok büyük bir gerçek vardır. Her ne kadar uyguladıkları yöntemler, kurdukları tuzaklarla müminlere galip geleceklerini düşünselerde, Allah onlar için daha büyük bir tuzak hazırlamıştır. Bütün kuvvet Allah’a aittir ve Allah müminlerin destekçisidir.
Oysa izzet (güç onur ve üstünlük) Allah'ın O'nun Resûlü'nün ve mü'minlerindir. Ancak münafıklar bilmiyorlar. (Münafıkun Suresi, 8)

Milli Gazete