10 Temmuz 2007 Salı

Merhametsizliğin yaygınlaşmasının tehlikeleri

İnsanlar arasında merhametsizlik ve gaddarlık yaygınlaştıkça toplum olarak huzur ve güvenlik içerisinde yaşanması mümkün değildir. Merhametsizlik dinden uzak toplumlarda makul gösterilmeye çalışılır. Bu amaç doğrultusunda özel telkin cümleleri kullanılır. Bunlardan biri “büyük balık, küçük balığı yutar” bir diğeri de “kimsenin gözünün yaşına bakmayacaksın” gibi son derece zalimce mantıklardır.

Etrafınızı biraz dikkatli incelerseniz, bu gibi telkinlerin çok yoğun ve sistemli bir biçimde yapıldığını görebilirsiniz. Dünyanın pek çok ülkesinde; bazı basın, televizyon, reklamcılık, sinema, edebiyat, mizah gibi kültürel araçlarda, bu temalar ısrarla ve hep benzer mesajlarla işlenir. Merhametsizlik bazı durumlarda yapılabilecek bir tavır olarak insanlara telkin edilmektedir. Bu propagandanın mimarları, din ahlakının insanlara öğrettiği gerçekleri ve değerleri göz ardı etmeye, buna karşılık inançsızlık ve ahlaksızlığı ön plana çıkarmaya çalışırlar. Bu telkinlerle dinsizliğin yaygınlaşmasını amaçlamaktadırlar.

İman eden insanlar ise Allah sevgilerinden dolayı merhametlidirler. Kişinin Allah’a olan sevgisi, O’nun yarattığı varlıklara karşı kalbinde bir sıcaklık hissetmesine neden olur. Allah’ı seven insan, O’nun yarattıklarına karşı doğrudan bir muhabbet, şefkat hisseder. Kendisini ve tüm insanları yaratan Rabbimize karşı duyduğu bu güçlü sevgi ve bağlılıktan dolayı, Kur’an’da emredildiği doğrultuda insanlara karşı güzel ahlaklı davranır. Allah’ın kendisine merhamet konusunda emrettiklerini yerine getirir. Bir insanın Kur’an’ın bu emirlerini tümüyle yerine getirmesiyle gerçek merhamet ortaya çıkar.

Allah, “... müminler için de (şefkat) kanatlarını ger” (Hicr Suresi, 88) ayetiyle müminleri merhameti yaşamaya davet etmiştir.

Allah müminlerin merhametini “şefkat kanatlarını germek” olarak tanımlamıştır, çünkü onlar merhameti sadece belirli olaylar karşısında değil, hayatın her anını kapsayan bir ahlak modeli olarak yaşarlar.

Sonra iman edenlerden, sabrı birbirlerine tavsiye edenlerden, merhameti birbirlerine tavsiye edenlerden olmak. İşte bunlar, sağ yanın adamlarıdır. (Beled Suresi, 17-18)

Allah’ın, ahiret günü kurtuluşa erenlerden olmaları, rahmetine ve cennetine kavuşabilmeleri için kullarına emrettiği hükümlerden biri ayette görüldüğü gibi “merhameti birberlerine tavsiye edenlerden olmak”tır. Dinden uzak toplumun Kur’an’da tarif edilen bu ahlakı yaşamamasından dolayı genele yaygın bir ahlaki çöküntü görülür. Toplumsal çöküntünün önemli göstergelerinden olan rüşvet olayları, yolsuzluklar, hırsızlıklar, sahtekarlıklar, haksızlıklar, iftiralar, katliamlar sevgi ve merhametin ortadan kalkması ile görülür. Birbirlerine tam anlamıyla tahammülsüz olan insanlar öfke, nefret duyguları içerisinde yaşarlar. Merhamet ve sevgiden uzaklaşmak, hiç kuşkusuz topluma hem maddi hem de manevi olarak büyük zarar vermektedir.

Merhametsizlik ve tahammülsüz nedeniyle en küçük olaylar birer faciaya dönüşebilmektedir. Örneğin dünyada çok fazla adaletsizlik, zulüm yaşanıyorken, aynı milletin insanları bir futbol maçı gibi küçük bir konudan birbirlerine daha da düşman hale gelebilmektedir. Bu durumun her maçta olağan görülmesi ve toplumda kabul görmesi durumun vehametini gözler önüne sermektedir.

Kur’an ahlakı ile zıt olan bir ahlakın yaşanması topluma bu örnekte görüldüğü gibi büyük zararlar verebilmektedir. Bu zararların ortadan kaldırılabilmesi, ancak din ahlakının insanlara öğrettiği erdemlerin toplum tarafından benimsenmesiyle olabilir. Bir Kuran ayetinde Allah şöyle bildirmektedir:

... İyilik ve takva konusunda yardımlaşın, günah ve haddi aşmada yardımlaşmayın ve Allah’tan korkup-sakının. Gerçekten Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır. (Maide Suresi, 2)