Eskiden Tunus denildiğinde, genellikle halkın çok
muhafazakar olduğu, dinlerini rahatlıkla yaşadıkları düşünülürdü. Oysa durum dışardan
göründüğü gibi değildi. Tunus halkı Bin Ali’nin 23 yıllık diktatör rejimi
içinde dinlerini rahat yaşayamadıklarını, aksine hep engellendiklerini, ancak devrimden sonra dinlerini rahat yaşamaya
başladıklarını, yeni neslin bundan sonra daha dindar ve özgür yetişeceğini
umduklarını dile getiriyorlar.
Tunus halkı gelecekten umutlu, kavga, çatışma, gerginlik
değil, özgürlük, demokrasi ve sükunet istiyor. Diktatör rejimi ile günümüz
kıyaslandığında Tunus halkı artık daha fazla ifade özgürlüğüne sahip, fakat
yaklaşık 3 yıl önce sokaklara dökülen halk istediklerini tam anlamıyla elde
etmiş değil, bir başka deyişle devrim Tunus halkına tam anlamıyla istediğini vermedi.
İşsizlik hala devam ediyor. Muhalefette
ve medyanın çeşitli katmanlarında eski rejimin kalıntıları hala var. Eski rejim
devam ettikçe Tunus’a tam anlamıyla demokrasi gelemez. Adil seçimler yapılır,
İslami bir parti kazanırsa Tunus’taki demokrasi geçişi büyük bir tehlikeyle
karşı karşıya kalabilir, her ne kadar halk istemese de tıpkı Mısır’daki gibi
bir darbe söz konusu olabilir.
Genç nüfusun beklentilerini karşılayacak formül şu anki
hükümetin elinde yok. Nahda değil kim başa gelirse gelsin çözüm olmaz, bu
şekilde Tunus’a tam anlamıyla demokrasi gelmez.
Güzel bir gelişme olarak şu an Tunus’taki devrimci
gençlerin büyük çoğunluğu birleşmekten yana. Örneğin, genç devrimci Ahmet Çelebi
birleşme isteğini şu şekilde dile getiriyor;
“Devrimin en
önemli ideali onurlu ve özgür bir hayat sürmekti. Seçimlerin sonucunda görüldü ki
halkımız tek çare olarak İslam’ı görüyor. İslam dünyası birleşmeli, Müslümanlar
tek vücut olmalı, Seleficisiyle, Nahdacısıyla tüm Müslümanlar birleşmelidir, ayrı
olduğumuzda bundan en fazla İslam düşmanları faydalanır” diyor.
Gerçekten de Tunus için sihirli
formül Müslümanların birleşmesidir. Tunuslu gençler İttihad-ı İslam’ı istemeye devam etsinler, zira Müslümanların
birleşmesi sadece Tunus için değil Filistin, Mısır, Fas, Cezayir, Libya,
kısacası tüm Ortadoğu, İslam dünyası ve diğer ülkelerin kurtuluşu, mutluluk ve
refahı anlamına gelir.