Günümüzdeki bir
çok insan kendisinin iyi bir insan olduğunu, çevresi tarafından tam olarak
anlaşılamadığını söyler ve bu durumdan sürekli yakınır. Tamam diyelim ki güzel
ahlaklı bir kişisiniz... Herkesin sizi iyi olarak bilmesini, yaptığınız
iyiliklerin görülmesini istiyorsanız, hatta size karşı herkesin mükemmel
davranmasını, büyük kitleler tarafından takdir edilmeyi, olumsuz bir olayla
karşılaşmamayı bekliyorsanız sonunda
hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz.
Çünkü biz bu
dünyaya imtihan olmaya geldik. İyilerin ve kötülerin ayrılması için özel bir sınava
tabi tutuluyoruz. Bu Allah’ın bir sünneti, Adetullahı... Rabbimiz, bu sırrı
bizlere Kuran’daki ayetlerde “Allah’ın sünnetinde bir değişiklik bulamazsınız” şeklinde
bildirilmiştir.
Örneğin
Peygamberimiz (sav), yaptığı mücadelelerde o dönemin müşrik toplumu tarafından
hiç bir şekilde takdir görmemiştir, aksine yaptığı onca güzelliğe rağmen
kavminden genellikle düşmanlık görmüş,
ağır baskı ve saldırılara uğramıştır.
Üzerine deve işkembesi, dikenli çalı atılmıştır. Fakat Peygamberimiz
(sav)’in karşılaştığı zahiren olumsuz gibi görünen olaylar mübarek
Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’ın Allah katındaki manevi derecelerini
yükselmiştir. Peygamberimizin yaşadığı imtihanlar, Peygamberliğinin bir gereği olarak Allah tarafından özellikle yaratılmıştır. Peygamberimizin üstün ahlakının görülmesi için Uhud savaşı, Hendek savaşı mutlaka olmalıdır, inkarcılar, ateistler, müşrikler, münafıklar mutlaka bulunmalıdır. Müslümanlara muhalif kişiler imtihan gereği mutlaka olacaktır, ihlaslı müminleri yok etmeye, dağıtmaya çalışanlar çıkacaktır, Müslümanların İslam ahlakını tüm dünyaya yaymak için yaptıkları hayırlı faaliyetleri engellemeye çalışanlar çıkacak ki mücadele ortamı olsun.
Bu yüzden Müslümanın karşıtı olması da yine Müslüman için bir nimettir.
Nimet olan bir şeyi külfet olarak görmemiz yanlış olur. Bu nedenle Müslüman her
zorluğu kendisi için bir sevap kaynağı olarak görmelidir. Bu bakış açısıyla bakan
Müslüman karşılaştığı zorlukları, haksızlıkları, imtihanları değerlendirerek
kendisine “ırmak” gibi sürekli sevap akmasına vesile olur.
Biz aynı zamanda, cennete
girmeden önce dünyaya eğitilmeye geldik.
Eğitim için Nemrutlar, Firavunlar
gibi zalimlere ihtiyaç vardır. Eğitim için kötü insanların, kafirlerin,
münafıkların, müşriklerin olması gerekir. İnsanlar, iyi ile kötüyü, güzel ile
çirkini kıyasladıklarında aradaki farkı çok net görürler.
Kötü olursa iyinin kıymeti
ortaya çıkar, Firavun olursa Musa’nın değeri anlaşılır. Kısacası;
dünya hayatındaki imtihanın bir gereği olarak Firavunların ve Nemrutların
mutlaka olması gerekir.