6 Haziran 2013 Perşembe

Mülteci kamplarında ölüm kol geziyor

Arakanlı Müslüman kardeşlerimizle ilgili gelen haberler hiç de iç açıcı değil.

Kimlik ve özlük hakları ellerinden alınmış olan Arakanlı Müslümanların istekleri, sadece yüzyıllardır yaşadıkları kendi topraklarında insan gibi muamele görmek... Budistlerle eşit haklara sahip olup dinlerini serbestçe yaşayabilmek....

Dünya basını olayları nasıl yansıtıyor?

Dünya basını iki yıldır katlanarak artan katliamları, budist – müslüman çatışması olarak göstermeye çalışıyor. Oysa olayların perde arkasında Myanmar derin devlet yapılanması var.

Devlet Budist çetelere bizzat destek veriyor.

Katliam ve yağmalamaları devlet açıkça destekliyor. Son günlerde Myanmar devlet başkanı uluslar arası baskı görmemek adına siyasi bir manevra yaparak: "ülkedeki bu olaylar imajımıza zarar veriyor, Budistlerin yaptığı eylemleri gerekirse askeri müdahale ile durdururuz" diye açıklama yaptı. Fakat oraya giden gözlemciler, aslında gerçeğin böyle olmadığı ve bizzat mevcut cuntanın Budist çetelerin katliamlarına açıktan destek verdiğini söylüyor. Hatta bizzat bu olayları devletin kendinin organize ettiği iddia ediliyor. Muhalefet ise müslüman katliamlarına sessiz kalmayı tercih ediyor. Tüm bu yaşanan acıların ardında ise o bölgedeki petrol ve doğalgaz rezervleri olduğu gerçeği yatıyor. Müslümanların yerleşim yerinde olan bu rezervler Amerika, Çin'in bölge üzerindeki iştahını kabartıyor. İddialara göre bu bölge üzerindeki müslüman Arakanlıları bir an önce elimine etmek istiyorlar.

Arakanlı müslümanların şu anki durumları ne?

Kanunlara göre her zaman ve her şartta Budistler haklı. Müslümanların budistlere itiraz etme hakkı yok. Budistlerin isteklerine itiraz eden Arakanlı Müslümanlar ağır cezalara çarptırılıyor. Müslümanlar bir yandan öldürülüyor bir yandan da ölen müslümanların kendi dini usulleri gereğince gömülmesine izin verilmiyor. Ölülerinizi ancak yakabilirsiniz diyorlar. Akşam sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Müslümanlar sokağa çıkamazken Budistler rahatlıkla gezebiliyor. Terör ve yağmalama yapılacak olan yerler önceden işaretleniyor. Yangın çıkartılıyor, çıkartılan yangından kurtulup dışarı çıkan kişilerden ise genç olanları alınıyor. Erkek çocuklarını organ mafyasına, kız çocukları ise fuhuş çetelerine satılıyor. Yaşlı anne ve baba hemen orada öldürülüyor. Tüm bu olaylar olurken güvenlik güçleri hiç müdahale etmiyor. Ancak evi yakılan kişi kendini savunacak olursa o zaman güvenlik güçleri geliyor, Arakanlı Müslümanı tutukluyorlar. Namaz kılmaları, oruç tutmaları, yiyecek almaları engelleniyor. Camiler yakılıyor, evler yıkılıyor. Müslümanlar göçe zorlanıyor. Hasta, yaralı olup da tedaviye ihtiyacı olan müslümanları devlet hastaneleri kabul etmiyor, özel hastanelerde tedavilerinizi yaptırın diyorlar. Ancak evleri ve işleri bile olmayan bu insanların özel hastanede tedavi görecek parayı bulamayacakları ortada olan bir gerçek.

Peki Arakanlı müslümanların haklarını kim arayacak?

Arakanlı Müslümanların haklarını savunmaya çalışan aydın ve okumuş kesim, cunta tarafından üç dört gün içinde katledildi. Şu an mevcut olan kesim ise tamamen eğitimsiz ve savunmasız durumdalar. Haklarını arayabilecek kapasitede insanlar değiller. Hepsinden önemlisi ellerinde ekonomik, sosyal ve siyasal bir güç yok. Arakan’daki Müslüman kadınlara tecavüz edilmesinin, ırzına geçilmesinin önüne nasıl geçilecek? Arakan’daki kimsesiz kalmış çocukları açlıktan nasıl kurtulacak ? Evinden yurdundan atılan yaşlılar, elleri arkalarına bağlanmış şekilde nehirlere itilen erkekler ve açınacak durumda olan kadınlara çare nasıl bulunacak? Arakan’daki diri diri yakılan insanlara bu zulmü yapanlar nasıl bulunacak?

Peki bu mazlum insanların suçu ne ?

Arakan'daki Müslümanların durumu, ortaya çıkan insanlık dışı olaylar, Müslümanların hamiyet-i islamiyelerine ağır gelmesi gerekir. Bir an önce tüm dünyaya barışın birliğin, sevginin, şefkatin hakim olması için çaba sarf etmeleri gerekir. Aslında İslam birliğinin sadece Müslümanların kurtulması için değil, tüm insanlığın kurtulması için bir an önce kurulması gerekir. Müslümanların dünya görüşü ve bakış açıları bu şekilde olmalıdır. Hepsi kurtulsun, hepsine şefkat gösterelim koruyup kollayalım, daha sonra İslamın güzel ahlakını tebliğ ederiz demeleri gerekir. Kısacası Arakan’da yapılan zulme seyirci kalmayalım... Allah’tan bir an önce İttihad-ı İslamın oluşmasını isteyelim.