28 Ekim 2008 Salı

Bedenimizdeki mucizevi sistemleri düşünün

İnsan bedenini oluşturan 100 trilyon hücre şuur sahibi olmayan moleküller tarafından teker teker kontrol edilmektedirler. Bu şuursuz varlıklar hücreler üzerinde tam hakimiyet kurarlar. Hücreler arasında muazzam şekilde işleyen bir iletişim ağı vardır. Birbirinden çok uzakta bulunan, gözü kulağı olmayan hücreler birbirleri ile haberleşebilirler. Bu muazzam sistemi elbette şuursuz moleküller oluşturmamıştır. Bu yapı sonsuz akıl sahibi Allah’ın yaratma sanatının çarpıcı örneklerinden birisidir.

Bedenimizde her saniye çok fazla sayıda mucize meydana gelmektedir. İnsanın hiç düşünmeden kolaylıkla yerine getirdiği hareketleri gerçekleştiren hücreler, hareketin basitliği ile ters orantılı olarak son derece akılcı davranışlar sergilerler. Örneğin siz yolda yürürken kanınızda bulunan şeker miktarı defalarca hesaplanır. Şeker miktarının dengelenmesi için binlerce hücreniz ayrı ayrı çalışır.
Bazen kemiklerinizden kana kalsiyum verilmesi sağlanır. Bazen de tam tersi yapılır ve kanınızda bulunan fazla kalsiyum, kemiklerinizden kana geri karıştırılır. Ölen deri hücrelerinizin yerlerine yeni hücrelerin inşa edilmesi sağlanır. Bunun için bazı hücrelerin bölünerek çoğalmaları teşvik edilir. Beden ısınızın ayarlanması için trilyonlarca hücre birer mikro kalorifer gibi çalışır. Her hücrenin çalışma hızı tek tek denetlenir ve kontrol altına alınır. Kanınızda ne kadar sodyum bulunduğu da hücreler tarafından denetlenir ve bulunması gereken sodyum miktarı özel mekanizmalar sayesinde ayarlanır. Kan basıncınızın tehlikeli bir şekilde yükselmesini veya düşmesini engellemek için hücreler basınç ölçümleri yaparlar ve gerekli önlemleri almak için sürekli çalışırlar. Damarlarınızın etrafında bulunan kas hücreleri kimi zaman kasılarak damarları daraltır, kimi zaman gevşeyerek damarları genişletirler. Böbreklerinizde bulunan bazı hücreler idrar sıvısının içinden bazen su, bazen de sodyum moleküllerini alıp kana karıştırırlar...

Ve bunlara benzer binlerce işlem siz farkında bile olmadan gerçekleştirilir.

Vücudunuzun her noktası -sizin yaşamınızı devam ettirmek için- teker teker kontrol edilir, eksikler giderilir ve düzen sağlanır. Siz bedeninizin sadece yürüdüğünü sansanız da gerçekte bedeninizde aynı anda binlerce işlem yapılmaktadır.

İşte bu noktada insanın üzerine düşen önemli bir görev vardır: Düşünmek.

Çünkü göklerde ve yerde var olan herşey Allah'ın varlığının bir delilidir. Ve bu delilleri hakkıyla görebilmenin tek yolu düşünmektir.

Yaratılan varlıklar üzerinde düşünmek, akıl sahiplerinin Allah'a olan yakınlıklarını artırır, Allah'ın gücünü daha iyi takdir etmelerini sağlar ve Allah korkularının artmasına vesile olur. Göklerde ve yerde Allah'ın ayetlerinin (mucizelerinin) bulunduğu ve imanlı insanların bu ayetler karşısındaki tavırları, Kur'an'da şöyle bildirilmiştir;
Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler vardır.
Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru." (Al-i İmran Suresi, 190-191)

İnsanın hiçbir şeyden haberi yokken bedeninin derinliklerinde çalışan sistemler Allah'ın sergilediği muhteşem ayetlerinden biridir. Bu yüzden hücrelerinizde meydana gelen olaylara biyolojik ayrıntı olarak bakmak, şüphesiz büyük bir gaflet olacaktır.

İnsanın kendi bedeninde gerçekleşen bu mucizevi olaylar üzerinde düşünmesi, bu olayların nasıl meydana geldiği ve mevcut sistemlerin nasıl var olduğu üzerinde tefekkür etmesi şüphesiz insanın Allah'a olan yakınlığını daha da artacaktır.

İşleyişleri mucize olan sistemler hakkında düşünmenin bir başka önemli sonucu daha vardır. Bu sistemler üzerine düşünmek, Allah'ın varlığına karşı atılan büyük bir iftira olan "evrim teorisine" karşı insanı daha da bilinçlendirecektir. Birbiri içine geçmiş ve tek bir tanesi olmadan işlemeyen alt sistemlerden kurulu muhteşem bir yapı olan bedeniniz, evrim teorisinin iddiası olan tesadüf masalının geçersizliğini de gözler önüne sermektedir .

Allah’a iman eden her insanın yapması gereken şahit olduğu bu yaratılış mucizelerini elinden geldiği kadar diğer insanlarla paylaşmaktır. Müslümanlar Allah’ın sergilediği bu sanatı samimi, candan bir üslupla şevkle çevrelerindeki kişilere anlatırlar.


Milli Gazete