8 Temmuz 2008 Salı

Bir insanın gerçek niyetini davranışları gösterir

İnsanların büyük bir bölümü, Allah'a ve Kuran'a iman ettiklerini söylemelerine rağmen, yaşantılarıyla ve savundukları değerlerle Kuran ahlakına ters düşmektedirler. Allah, Bakara Suresi'nde Allah'a ve ahiret gününe iman ettiğini söyleyen, ancak gerçekte yeryüzünde fesat çıkaranlardan olan bu insanların gerçek yüzlerini şöyle bildirmektedir:
İnsanlardan öyleleri vardır ki: "Biz Allah'a ve ahiret gününe iman ettik" derler; oysa inanmış değillerdir. (Sözde) Allah'ı ve iman edenleri aldatırlar. Oysa onlar, yalnızca kendilerini aldatıyorlar ve şuurunda değiller. Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını artırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azap vardır. Kendilerine: "Yeryüzünde fesat çıkarmayın" denildiğinde: "Biz sadece ıslah edicileriz" derler. Bilin ki; gerçekten, asıl fesatçılar bunlardır, ama şuurunda değildirler. Ve (yine) kendilerine: "İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin" denildiğinde: "Düşük akıllıların iman ettiği gibi mi iman edelim?" derler. Bilin ki, gerçekten asıl düşük-akıllılar kendileridir; ama bilmezler. İman edenlerle karşılaştıkları zaman: "İman ettik" derler. Şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında ise, derler ki: "Şüphesiz, sizinle beraberiz. Biz (onlarla) yalnızca alay ediyoruz." (Asıl) Allah onlarla alay eder ve taşkınlıkları içinde şaşkınca dolaşmalarına (belli bir) süre tanır. İşte bunlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almışlardır; fakat bu alışverişleri bir yarar sağlamamış; hidayeti de bulmamışlardır. (Bakara Suresi, 8-16)

Ayetlerde de bildirildiği gibi, bu tür insanlar kendilerinin son derece adaletli, dürüst ve erdemli insanlar olduklarını iddia eder ve çevrelerindeki insanların davranışlarını kınayarak, onlara nasihatler verirler. Oysa asıl fesat çıkartanlar, gizli ve sinsi yollarla insanlara zulmedenler, huzursuzluklara ve düşmanlıklara neden olanlar bu kişilerin ta kendileridir. Bu nedenle bir insanın güzel ahlaklı olup olmadığını anlamaya çalışırken önemli bir ölçü insanların yaptıkları ile sözlerinin birbirine uymasıdır. Örneğin bir insan Müslüman olduğunu, Allah'a iman ettiğini söylüyorsa, fakat bir yandan da Müslümanlara karşı sinsi bir mücadele içindeyse, o zaman bu insanın sözlerinin samimiyetinden şüphe etmek gerekir. Sözgelimi bugün milli ve manevi değerlere önem veren bir insan olduğunu, adaleti, güzel ahlakı, dürüstlüğü savunduğunu, herkesin böyle davranması gerektiğini söyleyen bir insan, bir yandan da ahlaksız, iffetsiz, saygısız insanların reklamını yapıyorsa, onları topluma gıpta edilen, ünlü, erişilmesi zor, saygıdeğer insanlar olarak tanıtıyorsa bu insanın samimiyetinden şüphe edilir. Ahlaksızlıkları "cesaret", "modernlik", "sosyetiklik", "marjinallik" olarak gösteren ve bu şekilde birçok insanın ahlaksızlığı, iffetsizliği, dejenere olmayı bir meziyet gibi görmesine ve bu insanların bir kopyası gibi yaşamak istemelerine neden olan insanların gerçek niyetleri ve anlayışları ortadadır.

Allah Kuran'da iyilerin ve kötülerin kimler olduklarını, hangi özelliklere sahip olduklarını, üsluplarını, diğer insanlara ve dünyaya bakış açılarını açıklamıştır. Samimi olarak iyiliği arayan bir insanın ilk olarak yapması gereken şey Kuran'da iyilerin özelliklerini görüp çevresindeki insanlarda bu özellikleri aramasıdır. Aynı şekilde kötülerin Kuran'da bildirilen özelliklerini görmek günümüzdeki kötüleri tanımak için de bir ölçü olacaktır.

Günahkar, haram yiyen, Allah'a ortak koşan, anne ve babalarına karşı saygısız ve vefasız, kolaylıkla kendi çıkarı için masum bir insanı öldüren, kötülüğü emreden, iyilikten alıkoyan, cimri, Allah'ı unutmuş, aşağılık, söz getirip götüren (gizlilik içinde söz ve haber taşıyan), hayrı engelleyen, saldırgan, zorba-saygısız, Allah'ın ayetleri okunduğunda veya dinden söz edildiğinde "(Bunlar) Eskilerin uydurma masallarıdır" diyen, bir avuç toprak veya su için insanları katleden, çocuk, yaşlı, kadın, erkek ayırmadan insanları yurtlarından çıkaran, işkencelere uğratan ve bunları yapanlara ses çıkarmayan, Kuran'ın bir bölümüne inanıp bir bölümüne inanmayan, bozgunculuk çıkaran, dirlik ve düzeni bozan, diğer insanlarla veya topluluklarla alay eden, insanlara kötü lakaplar takan, dedikodu yapan, iftira atan, insanların gizli yönlerini araştıran, zanda bulunarak insanlar ve olaylar hakkında kesin hükümler veren ve bunları insanlar arasında yayarak kışkırtıcılık yapan, zalim, cahil, bencil, keskin diliyle insanları eleştirerek inciten, hain, fasık, büyüklük taslayan, gafil, yalan düzüp uyduran, azgın, akıl erdirmeyen, laf dinlemeyen, umutsuz, inatçı, kendini beğenmiş, şımarık, böbürlenen, kibirli, hak karşısında direten, nankör ve şüpheci…

Yukarıda sayılan sıfatlar Allah'ın Kuran'da kötüleri anlatmak için kullandığı tanımlamalardan bazılarıdır.

Allah'ın Kuran'da iyiler için bildirdiği özelliklerden bazıları ise şöyledir: Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden, iyiliği emredip kötülüklerden sakındıran, zekatı veren, Allah'ın sınırlarını koruyan, mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene veren, namazı dosdoğru kılan, bir söz verdiğinde sözüne vefa gösteren, zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabreden, sadık, dürüst, samimi, şefkatli, esirgeyici, ihlaslı, müminlere düşkün, kerim, sevgi duyarlılığı olan, güvenilir, temiz, itaatli, alçakgönüllü, vaadinde doğru, yumuşak huylu, gönülden Allah'a yönelen, azim sahibi, sabırlı, teslimiyetli, basiretli, ferasetli, hikmetli konuşan, saygın, onurlu, kınayanın kınamasından korkmayan, cesur, itidalli, hoşgörülü, merhametli, şerefli, müjde veren, mutlu ve bahtiyar, efendi, daima güzel söz söyleyen, iffetli, salih…

Kuran'da Allah'ın bildirdiği bu güzel ahlaka ait özelliklere sahip olmayan, hatta bu özelliklerin tam aksi yönünde hareket eden insanların "iyilik" adına ortaya çıkmaları, insanlara zulmederken, zulme karşı olduklarını iddia etmeleri, iftira atanları kınarken, kendileri başkalarına iftiralarda bulunmaları, suçlu ve sahtekar olmalarına rağmen insanlara karşı masum ve dürüst bir kişi rolünü üstlenmeleri onların ne kadar samimiyetsiz ve ikiyüzlü insanlar olduklarını göstermektedir.

Tüm bu nedenlerden dolayı iman edenlerin tüm hayatlarında olduğu gibi, insan ilişkilerindeki tek ölçüleri de sadece Kuran ve Peygamber Efendimiz (sav)’in sünneti olmalıdır.


Milli Gazete