24 Haziran 2008 Salı

Hz. Yusuf Suçsuz Olduğu Bilinmesine Rağmen Hapsedilmiştir

(Yusuf) Dedi ki: "Rabbim, zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden bana daha sevimlidir... Böylece Rabbi, duasını kabul etti ve onların hileli düzenlerini kendisinden uzaklaştırdı... Sonra onlarda (Yusuf'un iffetine ilişkin) delilleri görmelerinin ardından, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüşü) ağır bastı. (Yusuf Suresi, 33-35)

Ayet­ler­de Hz. Yu­suf’un hiç­bir su­çu­nun ol­ma­dı­ğı­na her­ke­sin şa­hit ol­du­ğu, fa­kat bu­na rağ­men hap­se at­ma ka­ra­rı­nın ağır bas­tı­ğı bil­di­ril­mek­te­dir. Hz. Yu­suf’un suç­suz­lu­ğu­nu bil­me­le­ri­ne ve bu­na ait de­lil­ler bu­lun­ma­sı­na rağ­men, onu ha­pis­le ce­za­lan­dır­ma­la­rı­nın ne­de­ni as­lın­da, onun Allah’a olan ima­nı ve gö­nül­den bağ­lı­lı­ğı­dır. Hz. Yu­suf, ima­nın­dan ve gü­zel ah­la­kın­dan do­la­yı bu­lun­du­ğu çev­re­de­ki ba­zı kim­se­le­rin de ay­nı se­bep­ler­le düş­man­lı­ğı­nı ka­zan­mış­tır. Bu kişiler bir şer ittifakı oluşturmuşlar ve Hz. Yusuf’a iftirada bulunmuşlardır. Tüm bu hak­sız suç­la­ma­la­rın, if­ti­ra­la­rın, ce­za­lan­dır­ma­la­rın kar­şı­sın­da Hz. Yu­suf’un gös­ter­di­ği üs­tün ah­lak, te­vek­kül ve ka­rar­lı­lık ise Ku­ran’da şöy­le bil­di­ril­mek­te­dir:
(Yu­suf) De­di ki: “Rab­bim, zin­dan, bun­la­rın be­ni ken­di­si­ne ça­ğır­dık­la­rı şey­den ba­na da­ha se­vim­li­dir. Kur­duk­la­rı dü­ze­ni ben­den uzak­laş­tır­maz­san, on­la­ra (kor­ka­rım) eği­lim gös­te­rir, (böy­le­ce) ca­hil­ler­den olu­rum.” Böy­le­ce Rab­bi, du­ası­nı ka­bul et­ti ve on­la­rın hi­le­li dü­zen­le­ri­ni ken­di­sin­den uzak­laş­tır­dı. Çün­kü O, işi­ten­dir, bi­len­dir. (Yu­suf Su­re­si, 33-34)

Ta­rih bo­yun­ca Allah yo­lun­da olup da, hak­sız if­ti­ra­lar so­nu­cun­da hap­se atı­lan ve­ya çe­şit­li zor­luk­lar­la kar­şı­la­şan mü­min­ler da­ima Hz. Yu­suf’un bu gü­zel tav­rı­nı ör­nek ala­rak, üs­tün ah­lak­la­rın­dan as­la ta­viz ver­me­ye­cek­le­ri­ni gös­ter­miş­ler­dir. İn­kar­cı­la­rın bir ezi­yet ve ce­za ola­rak gör­dük­le­ri hap­si sa­lih mü­min­ler zevk ve ne­şe ile kar­şı­la­mış­lar­dır. Allah’ın rı­za­sı­nı ka­zan­mak için ça­ba gös­te­rir­ken kar­şı­laş­tık­la­rı tüm zor­luk­lar, sı­kın­tı­ ve eza­lar on­la­rın şevk­le­ri­ni ve he­ye­can­la­rı­nı ar­tır­mış­tır.

Yusuf kıssasında günümüz Müslümanları için ibretler vardır. Her mümin bu konu ile ilgili ayetleri okurken, ayetlerin hikmetlerini fark edebilmeli ve bu ayetlerden sonuç çıkarmalıdır. Ör­ne­ğin kar­deş­le­ri, Hz. Ya­kup’un Hz. Yu­suf’a olan sev­gi­si­ni kıs­kan­mak­ta ve hat­ta bu kıs­kanç­lık­la­rı kar­deş­le­ri­ni öl­dür­me­yi dü­şü­ne­bi­le­cek ka­dar ile­ri git­mek­te­dir. Ay­rı­ca dik­kat edi­lir­se, Hz. Yu­suf’un kar­deş­le­ri sa­lih bir mü­min aley­hin­de tu­zak kur­mak için bir “şer it­ti­fa­kı” oluş­tur­mak­ta ve güç­le­ri­ni bir­leş­tir­mek­te­dir­ler. Tu­zak­la­rı­nın ama­cı ise mü­min­le­ri, ya­ni Hz. Yu­suf ile Hz. Ya­kup’u ayır­mak ve ken­di­sin­de ba­zı üs­tün özel­lik­ler bu­lun­du­ğu­nu an­la­dık­la­rı kar­deş­le­ri­ni öl­dür­mek­tir.
İn­kar eden­le­rin sa­lih mü­min­ler aley­hin­de bi­ra­ra­ya ge­le­rek yap­tık­la­rı iş­bir­li­ği ta­rih bo­yun­ca sık sık tek­rar­lan­mış­tır. Her dö­nem­de kö­tü olan­lar bir­le­şe­rek, iyi­le­re za­rar ver­mek, on­la­rın ha­yır üze­re yap­tık­la­rı ça­lış­ma­la­rı­nı en­gel­le­mek, on­la­rı yurt­la­rın­dan çı­kar­mak ve hat­ta öl­dür­mek için it­ti­fak­lar kur­muş­lar­dır. An­cak Allah her de­fa­sın­da on­la­rın tu­zak­la­rı­nı boz­muş, it­ti­fak­la­rı­nı da dar­ma­da­ğın et­miş­tir. Kuran’da Allah’ın müminlere kurulan tuzakları mutlaka bozacağı ve müminlerin haklılığını ortaya çıkaracağı şöyle bildirilmektedir:
Ey iman eden­ler, Mu­sa’ya ezi­yet eden­ler gi­bi ol­ma­yın; ki so­nun­da Allah onu, de­mek­te ol­duk­la­rın­dan te­mi­ze çı­kar­dı. O, Allah Ka­tın­da ve­cih­ti. (Ah­zap Su­re­si, 69)

Hz. Yu­suf ön­ce zor­luk ve sı­kın­tı­lar­la, iha­net­ ve if­ti­ra­lar­la kar­şı­laş­mış, ar­dın­dan bir ne­vi “med­re­se” olan ha­pis­ha­ne­de de­rin bir ma­ne­vi eği­tim­den geç­miş­tir. So­nun­da da Allah’ın va­adiy­le kar­şı­laş­mış ve Allah onu tüm if­ti­ra­lar­dan te­miz­le­miş, yer­yü­zün­de yer­le­şik kıl­mış, mal­ca ve ilim­ce güç­len­dir­miş­tir. Hz. Yusuf’un sadece hapishaneye atılması değil, aleyhinde kurulan her tuzak, onun lehinde bir hayırla sonuçlanmıştır.

Han­gi dö­nem­de ya­şar­sa ya­şa­sın, salih olan bir mü­mi­nin ka­ra­lan­ma­ya ça­lı­şı­la­ca­ğı ve türlü iftiralarla karşılaşacağı açıktır. Çün­kü bir mü­mi­ni et­ki­siz ha­le ge­tir­me ko­nu­sun­da, hal­kın ik­na edil­me­si ve ya­pıl­ma­sı he­def­le­nen uy­gu­la­ma­nın kit­le­ler­den des­tek bul­ma­sı için bir kı­lıf ha­zır­lan­ma­sı ge­rek­mek­te­dir. Bu kılıf iftiradır.

Bir in­sa­nın if­ti­ra so­nu­cu hap­se gir­me­si, olay­la­rın ha­yır ve hik­met­le­ri gö­re­me­yen ki­şi­ler ta­ra­fın­dan bü­yük bir şans­sız­lık ve be­la ola­rak ni­te­len­di­ri­le­bi­lir. Oy­sa Hz. Yu­suf’un ha­ya­tın­da yaşadığı bu olaylar vesilesiyle tüm şehir halkı onun güzel ahlakına, namusuna, Allah’ın haram kıldıklarına karşı ne derece titiz olduğuna, imanına, dine olan sadakatine, hak yoldan asla dönmemesine şahit olmuşlardır.
Do­la­yı­sıy­la bir mü­min için en gü­zel dav­ra­nış, Rab­bi­mi­zin ken­di­si için be­lir­le­di­ği ka­de­re ta­ma­men tes­lim ol­mak ve Allah’ın olay­la­rın ar­dın­dan ne­ler gös­te­re­ce­ği­ni sa­bır­la ve te­vek­kül­le bek­le­mek­tir. Allah tüm olay­la­rı bi­zim ön­ce­den bi­le­me­ye­ce­ği­miz ku­sur­suz bir plan için­de, en in­ce de­ta­yı ile ve en ha­yır­lı ola­cak şek­liy­le ya­ra­tır. Hz. Yu­suf da bu ger­çe­ği şöy­le di­le ge­tir­miş­tir:
Ba­ba­sı­nı ve an­ne­si­ni tah­ta çı­ka­rıp oturt­tu; onun için sec­de­ye ka­pan­dı­lar. De­di ki: “Ey Ba­bam, bu, da­ha ön­ce­ki rü­ya­mın yo­ru­mu­dur. Doğ­ru­su Rab­bim onu ger­çek kıl­dı. Ba­na iyi­lik et­ti, çün­kü be­ni zin­dan­dan çı­kar­dı. Şey­tan be­nim­le kar­deş­le­ri­min ara­sı­nı aç­tık­tan son­ra, (O,) çöl­den si­zi ge­tir­di. Şüp­he­siz be­nim Rab­bim, di­le­di­ği­ni pek in­ce dü­zen­le­yip ted­bir eden­di. Ger­çek­ten bi­len, hü­küm ve hik­met sa­hi­bi O’dur.” (Yu­suf Su­re­si, 100)


Milli Gazete