23 Ocak 2007 Salı

İlaç yapımı için Allah'ın insanların hizmetine verdiği canlılar

Gerek temel, gerek lüks ihtiyaçlarımızın çok büyük bir bölümünün kaynağı canlılardır. Günlük yaşantımızın hemen her anında kullandığımız ürünleri gözümüzün önüne getirelim: Isınmak için kullandığımız yakıtlar, yünlü, pamuklu veya ipekli giysiler, arabamızı çalıştıran benzin, notlarımızı yazdığımız kağıtlar, ağaç veya plastikten yapılmış mobilyalar, endüstrinin bel kemiği olan petrol ve petrol ürünleri, hayvansal ve bitkisel yağlardan yapılmış temizlik malzemeleri... Kuşkusuz, bunlar veya benzeri ürünler günümüz medeniyetinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Ve unutulmaması gerekir ki, milyonlarca senedir yaşayan yaratılış mucizesi canlı türleri olmasaydı, söz konusu ürünler de olmayacaktı. Kullandığımız ilaçlar da yine Allah’ın insanların hizmetine verdiği canlılar sayesinde yapılmaktadır.

Günümüzde binlerce mikroorganizma, mantar, bitki ve hayvan türü, hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Pek çok ilaç, canlılardan elde edilen kimyasal maddeler (veya bu maddelerin laboratuvarlarda üretilmesi) ile hazırlanmaktadır. Örneğin, bugün hemen herkesin tanıdığı bir ağrı kesici olan aspirinin kaynağı söğüt ağacının kabuğudur. Yüzlerce senedir sıtma tedavisinde kullanılan kinin, kınakına ağacının köklerinde ve kabuğunda bulunmaktadır. Halen tıbbi amaçlı olarak kullanılan bitki türlerinin sayısı yirmi binden fazladır. (1) Illinois Üniversitesi Profesörü Norman Farnsworth'a göre, yaklaşık dört milyar insanın temel ilaç kaynağı bitkilerdir. (2)
Çoğunun adını bile duymadığınız canlıların, tıpta ve ilaç sanayiinde kullanımı her geçen gün artmaktadır. Göğüs ve yumurtalık kanserine karşı kullanılan "taxol" Kuzey Amerika'daki porsuk ağacının kabuğundan; kanser gelişimini engelleyen "Squalamine" bir köpek balığı türünün karaciğerinden; kalp yetmezliği çeken kişilere destek olan "digitalis" yüksük otundan; Hodgkin hastalığı ve çocuklardaki kan kanserine karşı etkili olan iki kimyasal madde (vinblastine ve vincristine) cezayir menekşesinden elde edilmiştir. Kuzey Amerika ve Batı Hint Adaları'nda rastlanan atnalı yengecindeki pıhtılaştırıcı bir maddenin sayesinde, aşılarda, haplarda ya da tıbbi gereçlerde bulunan ve ölüme yol açabilecek bakteriler saptanabilmektedir. (3) Mikroplarla mücadelede kullanılan antibiyotik maddeler genellikle bakteri ve küf mantarlarından alınmaktadır.

Canlılardaki bu çeşitlilik olmasaydı, tıp ve ilaç endüstrisinden söz etmek mümkün olmayacaktı. Açıktır ki, pek çok canlı türü insanlardaki bazı hastalıkları ve sağlık sorunlarını ortadan kaldıracak özelliklere sahiptir. Buna rağmen henüz doğadaki canlıların çok küçük bir bölümü tanımlanabilmiş; tanımlananların da küçük bir kısmı kapsamlı olarak incelenebilmiştir. Örneğin, California Üniversitesi Profesörü Peter Bryant yağmur ormanlarındaki bitkilerin yaklaşık %1'lik bir bölümü tıbbi açıdan araştırıldığını belirtmektedir. Görünen odur ki insanların hastalıklardan kurtulmasına vesile olacak harika proteinler, moleküller ve kimyasal bileşimler, canlılarda mevcuttur.
Bunların yanı sıra, yeni ilaçların ve aşıların denenmesinde ve tıbbi araştırmalarda, bakteriler, kuşlar, maymunlar, fareler, kediler, köpekler, tavşanlar, domuzlar, böcekler ve daha birçok canlı kullanılmaktadır. Örneğin, Drosophila meyve sineği genetik araştırmalarda yoğun olarak kullanılan bir laboratuvar deneğidir. Armadillo, cüzzam araştırmalarında kullanılan birkaç hayvan türünden biridir. Sadece ABD'deki bilimsel çalışmalarda faydalanılan hayvan sayısı yılda 18-22 milyondur.

Pek çok bitki ve mikroskobik canlının, kendilerinden tamamen farklı yapıdaki bir canlı olan insanın sağlığına yarar sağlayacak bir yaradılışa sahip olmaları, evrim teorisi ile zihinlere yerleştirilmeye çalışılan çarpık anlayışın ne kadar zafiyet içerisinde olduğunu göstermektedir.

Canlılar arasındaki bu harika uyum, asla tesadüflerle açıklanamaz. Söz konusu canlılar, özel olarak yaratılmış ve eşsiz birer nimet olarak bizlerin hizmetine verilmişlerdir. Gereksinim duyduğumuz herşeyi yaratan, sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olan Allah'tır. Bu gerçek Yasin Suresi’nde şöyle bildirilmektedir:
Ellerimizin yaptıklarından kendileri için nice hayvanları yarattığımızı görmüyorlar mı? Böylece bunlara malik oluyorlar. Biz onlara kendileri için boyun eğdirdik; işte bir kısmı binekleridir, bir kısmını(n da etini) yiyorlar. Onlarda kendileri için daha nice yararlar ve içecekler vardır. Yine de şükretmeyecekler mi? (Yasin Suresi, 71-73)

Unutulmamalıdır ki hastalığı da şifayı da yaratan Allah'tır. Hastalığın iyileşmesi için uygulanan tedaviler, kullanılan ilaçlar birer vesiledir. Aynı şekilde, tedavilerde ve ilaçların yapımında kullanılan mikroorganizmalar, hayvanlar ve bitkiler de birer vesiledir. Bu canlıları ve bunların hastalık ve rahatsızlıklara çare olan özelliklerini yaratan, sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olan Rabbimizdir.

(1) Anne M. Borland, “Biodiversity Lectures”, 2002
(2) Norman R. Farnsworth, “Screening Plants For New Medicines”, s. 91, Biodiversity, National Academy Press, Washington D.C., 1988
(3) Biyolojik Çeşitlilik Haritası, National Geographic Maps, Ekim 2001; Çağlar Sunay, “Yitirilmekte Olan Cennet Amazon”, Bilim ve Teknik, Nisan 1999, s. 76

Milli Gazete