15 Kasım 2005 Salı

Dayanışma mü'minlere güç ve kuvvet verir

Allah rızası için birlik içinde hareket etmek, müminlerin günlük hayatta ve zorluklar karşısında başarı elde etmesinde önemli bir imani sırdır. Müslümanların tarih boyunca yaşadıkları olaylara baktığımızda da zorluk ve sıkıntıların hep bu şekilde aşılabildiğini görürüz. Başta, Allah’ın tüm insanlara örnek kıldığı Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) ve sahabeler olmak üzere, Müslümanlar bu ahlakı en güzel şekilde yaşamış, gösterdikleri üstün tesanüd ve fedakarlık örnekleriyle İslamiyet’in ve Kur’an ahlakının tüm dünyaya yayılmasına vesile olmuşlardır.

Müminlerin en önemli vasıflarından biri, kardeşlik, dayanışma ve birliktelik anlamlarına gelen ‘tesanüd’tür. Rabbimiz Kur’an’da tüm müminlerin kardeş olduğunu bildirmiştir. Müminler Allah rızası için yaşayan, O’nun rahmetini ve cennetini umut eden insanlardır. Dolayısıyla aralarında büyük bir sevgi ve dayanışma bulunur. Allah, bu güzel ahlak özelliğinden razı olduğunu Kur’an’da şu şekilde bildirmektedir:

“Şüphesiz Allah, Kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever.” (Saff Suresi, 4)

Müminler güzel ahlaklı, mütevazı, sevgi dolu ve saygılıdırlar. Bu yüzden tesanüd, müminler arasında doğal bir şekilde oluşur. Allah müminlerin birbirlerine olan bağlılıklarının nasıl olması gerektiğini ise Kur’an’da şu şekilde bildirmiştir:

“Allah’ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp ısındırdı ve siz O’nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar.” (Âl-i İmran Suresi, 103)

Müminler arasındaki dayanışmanın en önemli özelliklerinden biri de tesanüdü bozucu; kıskançlık, kin veya çıkarcılık gibi tavır bozukluklarından uzak durmalarıdır. Karşılarna nasıl bir olay çıkarsa çıksın, hiçbir zaman tevazu, fedakarlık, hoşgörü ve affedicilik gibi Kur’an ahlakının kendilerine kazandırdığı tavırlardan taviz vermezler.

Yüce Rabbimiz Kur’an’da, müminleri, tesanüdü bozucu tavırlar konusunda uyarmaktadır. Örneğin; bir mümin, başka birinin hoşlanmayacağı ve onu rencide edecek bir üslubu kesinlikle kullanmamalıdır. Allah Kur’an’da bu durumu şu şekilde bildirmiştir: “Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır.” (İsra Suresi, 53)

Ayette bildirilen emir, tesanüdün sağlanması açısından son derece önemlidir. Birincisi, müminlerin birbirlerine karşı daima en güzel hitap şeklini (dikkat edilirse ayette yalnızca güzel değil, “en güzel” sözün söylenmesi bildirilmektedir) kullanmaları emredilmektedir. Ayette ayrıca şeytanın; insanların ve özellikle de müminlerin arasını bozmak için uğraşacağı bildirilmektedir.