20 Ağustos 2009 Perşembe

Karl Marx Toplumu İnançsızlaştırabilmek İçin Fikirlerine Bilimsel Bir Kılıf Aradı

Friedrich Engels, Charles Darwin'in Türlerin Kökeni isimli kitabı yayınlanır yayınlanmaz Karl Marx'a şöyle yazdı:

"Şu anda kitabını okumakta olduğum Darwin, tek kelimeyle muhteşem". (Conway Zirkle, Evolution, Marxian Biology and the Social Scene, Philadelphia; the University of Pennsylvania Press, 1959, s.527)

Engels’in hararetle bu haberi Marx’a iletmesinin önemli bin nedeni vardı, çünkü o sırada Karl Marx insanları dinsizliğe yöneltecek olan ideolojisine bilimsel bir kılıf arıyordu.

1844 Ekonomik ve Felsefi Elyazmalarında bu konuya duyduğu ihtiyacı şöyle belirtmişti:

“İşçilerin her nesnenin yapıldığı ve her eserin kendisini yapana şahadet ettiğine dair bir değerlendirmeleri vardır. Çalışma tecrübemizin eşyaları kendiliklerinden yalnız başına meydana gelmezler, onlar kendiliklerinden var değildirler. Öyle ise bu nokta üzerinde iş tarafından şekillendirilmiş halk zihninin hatası vardır. Felsefe tabiatın ve insanın kendiliğinden var olduğu fikrinin makul olduğunu göstermek mecburiyetindedir.”

Marx yazılarında yaratılışın halkın zihninden kolayca sökülüp atılamayacak bir düşünce olduğuna da dikkat çekmiş ve özellikle insanların varlığının sadece kendilerine borçlu olduğunun gösterilmesi gerektiği fikrini savunmuştur. Bu konuda aksi bir fikir olursa yani insanlar kendi öz varlıklarını başka bir varlığa bağımlı görürlerse, bu durumda o varlığın lütfuyla yaşadıklarını düşüneceklerini belirtmiştir. İnsanın kendi varlığını Allah’ın bir lütfu olarak görmemesi için tek yolun da insanın varlığının ancak insana borçlu olduğunun ispatlanması gerektiği şeklinde düşünmüştür.
Bu düşüncesinin kabul görmesinin imkansızlığı hakkında ise şunları yazmıştır:

“Tabiatın ve insanın kendiliğinden varlığını sürdürmesi veya var olması kendisi için anlaşılır bir şey değildir, çünkü pratik hayatın elle tutulur bütün verileri onun aksini bildirmektedir.”

Görüldüğü gibi Karl Marx’ın düşüncelerinde, insanları inançsızlaştırma konusunda sahip olduğu tezlerin hiçbir mantıki yanı olmadığı için toplum tarafından da kabullenmeyeceği görüşü hakimdi. Marx’ın yaşadığı bu çıkmazdan dolayı Charles Darwin’in kitabı hakkında Engels’e cevaben şunları yazdı:

"Bizim görüşlerimizin doğal tarih temelini içeren kitap, işte budur".

Marx, bir başka sosyalist dostu Lasalle'a 16 Ocak 1861'de yazdığı mektupta ise şöyle söylüyordu:
"Darwin'in yapıtı büyük bir yapıttır. Tarihteki sınıf mücadelesinin doğa bilimleri açısından temelini oluşturuyor." (Marks Engels Mektuplar, cilt 2, s.126)

Marx, Darwin'e olan sempatisini ise en önemli eseri olan Das Kapital'i Darwin'e ithaf ederek göstermişti. Kitabın Almanca baskısına el yazısıyla şöyle yazmıştı:

"Charles Darwin'e, gerçek bir hayranı olan Karl Marx'tan".

Engels'in bu konudaki başka bir sözü ise Darwin'e olan hayranlığını şöyle ifade ediyordu:

"Tabiat metafizik olarak değil, diyalektik olarak işlemektedir. Bununla ilgili olarak herkesten önce Charles Darwin'in adı anılmalıdır." (Friedrich Engels, Ütopik Sosyalizm-Bilimsel Sosyalizm, Sol Yayınları, 1990, s.85)

Engels, Darwin'i, Marx ile eş tutacak şekilde övüyor ve "Darwin nasıl organik doğadaki evrim yasasını keşfettiyse, Marx da insanoğlunun tarihindeki evrim yasasını keşfetti" diyordu. (Gertrude Himmelfarb, Darwin and the Darwinian Revolution, London: Chatto & Windus, 1959, s. 348)

Bir başka eserinde ise şöyle diyordu:

"Darwin, bütün organik varlıkların, bitkilerin, hayvanların ve insanın kendisinin, milyonlarca yıldır olagelen bir evrim sürecinin ürünleri olduğunu kanıtlayarak metafizik doğa görüşüne en ağır darbeyi indirdi." (Marx-Engels, Seçme Yapıtlar 3, Sol Yayınları, s. 156)

Marxs ve Engels Darwin’in evrim kuramının kendi ateist dünya görüşlerine bilimsel bir destek oluşturduğunu zannederek sevinmişlerdi. Ancak böyle bir sevince kapılmakta aceleci davranmışlardı. Çünkü evrim teorisi 19. yüzyılın bilim açısından ilkel ortamında ortaya atıldığı için kabul görebilmiş, hiçbir bilimsel delili olmayan yanılgılarla dolu bir teoridir. 20. yüzyılın ikinci yarısında ise gelişen bilim sayesinde evrim teorisinin geçersizliği ortaya çıktı. Bu Darwinizm için olduğu kadar materyalizm ve komünizm için de çöküş anlamı taşıyordu.

Karl Marx’ın ateşlediği komünizm, marksizm cereyanı sonunda yalnız Doğu Türkistan’da üç milyondan fazla insan dini inançlarından dolayı şehit edildi. Komünistlerin feci bir şekilde yürüttükleri dinsizleştirme siyasetine muhalefet edenler ya öldürüldü veya işkence kamplarına sürüldü. Bu zulme ilaveten, mevcut milyonlarca Kur’an-ı Kerim, hadis kitapları ve dini eserler toplanıp yakıldı. Cenaze namazı kılmak, ölüleri yıkamak yasak edildi. Ölüler doğrudan doğruya kireçlenerek çukurlara atıldı. Komünist ihtilal sonucunda sadece Rusya’da 52 milyon insan öldürüldü.