20 Şubat 2007 Salı

Canlılığın Devamını Sağlayan Mikroskobik Varlıklar

Yeryüzündeki muazzam canlı çeşitliliğini anlamak için yağmur ormanlarında veya denizin altında keşif yapmak, mikroskop ya da teknolojik cihazlar kullanmak zorunlu değildir. Bilinçli bir insanın, çevresindeki bitki ve hayvan türlerine bakması bile çeşit çeşit canlılarla dolu bir dünyada yaşadığını kavraması için yeterlidir. Ancak çoğu insan ya bu açık gerçeği görmezden gelir ya da bunun üzerinde düşünmeye gerek duymaz ve böylece büyük bir hataya düşer. Çünkü biyoçeşitlilik, yeryüzündeki sayısız dengeler ve insan yaşamı açısından olmazsa olmazdır. Farklı canlı türleri sayesinde neler elde ettiğimizi ve bunların yok olduğu takdirde neler kaybedeceğimizi düşünürsek, biyolojik çeşitliliğin değeri daha iyi anlaşılır.

Çevremizdeki bitki ve hayvan türlerinden çeşitli faydalar elde ederiz. Ancak bir de gözle göremediğimiz veya bilgi sahibi olmadığımız canlılar vardır. Onlar da insanlık için hayati değerde işlemler yapmaktadırlar. Son yıllarda canlıların gerçekleştirdikleri bazı çevre hizmetlerinin ekonomik değerini ölçmeye yönelik çalışmalar yapılmıştır. Söz konusu hizmetlerin çoğu paha biçilemez değerdedir. Yeryüzündeki her ekosistem ve her canlı türü doğrudan veya dolaylı olarak pek çok mikroorganizma çeşidinin faaliyetlerine bağlıdır.

Profesör Paul Ehrlich bu konuya ilişkin şu yorumu yapar:
"Biyolog olmayanlar tarafından çoğu bilinmeyen organizmalar, medeniyet için zorunlu olan ekolojik sistemlerde rol oynarlar." (Paul Ehrlich, “The Loss Of Diversity”)
Toprakta yaşayan bu türlerin çoğu gelişigüzel bir incelemeye bile konu olmamıştır: bugüne kadar hiçbir insan gözü bir mikroskop ile onları incelememiştir, şimdiye kadar hiçbir insan eli onlar için bir isim veya tanım yazmamıştır, ve çoğu insan onları düşünmeye bir an bile vakit ayırmamıştır. Bununla birlikte ciddi gerçek şu ki, onların bize değil, bizim onlara ihtiyacımız var.
Yirmibirinci yüzyılın başında keşfedilen bir biyolojik olgu şöyledir: Okyanus dibindeki çamur tabakasında bulunan bazı bakteri ve arkebakteriler metan tüketmektedir. Böylece bizim için hayati bir faaliyet göstermektedir. Bu mikroorganizmaların her yıl yaklaşık 300 milyon ton kadar metan tükettikleri sanılmaktadır. Uzmanlara göre bu miktar, insanların tarım, çöp gömme, ya da fosil yakıt kullanma yollarıyla atmosfere saldıkları metan miktarına eşittir. Dolayısıyla 20 Temmuz 2001 tarihli Science dergisinde belirtildiği gibi, "Bir zamanlar varlığı olanaksız sanılan bu metan yiyen mikropların, şimdi gezegenin karbon dolaşımı açısından çok önemli olduğu görülmektedir."

Burada dikkat çekici diğer bir olgu da, söz konusu bakteriler arasındaki kusursuz iş birliği ve düzendir. Ancak içinde bulunduğumuz yüzyılın teknolojisiyle anlaşılabilen iş birliği şöyle özetlenebilir: Bakteriler sayesinde (onlardan bazı yapısal farklılıklar taşıyan) arkebakteriler oksijensiz ortamda metanla beslenebilirler; arkebakteriler ise bakterilerin ihtiyacı olan karbonu sağlarlar.

Okyanusların binlerce metre derinliklerinde, oksijenin dahi bulunmadığı çamur katmanında yaşayan bu gözle görülmeyen canlılar durmaksızın insanlar için çalışırlar. Bu tek hücreli canlıların yok olmaları durumunda neler olacağını düşünmek, bunların bizim için önemini açıkça gösterir: Bu mikroorganizmalar ortadan kalktıkları takdirde, açık denizlerin dibinde bulunan büyük miktardaki metan gazı atmosfere karışır, sera etkisi nedeniyle küresel ısınma baş gösterir, dünyanın her yerindeki iklim dengeleri bozulur ve dünya yaşayamayacağımız kadar sıcak bir gezegene dönüşür.

2001 yılında anlaşılmıştır ki, okyanusların altındaki yer kabuğunun içinde bazı bakteri türleri yaşamaktadır. Bu mikroorganizmaların doğal yaşam alanı, deniz yüzeyinin binlerce metre altındaki okyanus tabanının 300 metre derinliğe kadar olan bölümüdür. Yaşam alanlarının yanı sıra, söz konusu canlıların faaliyetleri de insanı hayrete düşürmektedir. Bu bakterilerin besin kaynakları kayalardır; kayaları yiyerek beslenirken tüm canlılar açısından çok önemli bir işi daha gerçekleştirirler: Okyanuslarda, elementlerin ve kimyasal maddelerin dolaşımına önemli katkıda bulunurlar. Dikkat edin, yeryüzündeki yaşam için çok önemli olan bu işlemi yapanlar, tüm laboratuvarlar ve bilim adamları biraraya gelseler bile yapamayacakları bu işi gerçekleştirenler, tek hücreli organizmalardır.

Bilimdeki tüm ilerlemelere rağmen, canlıların ekolojik sistemlerde oynadığı hayati roller yeni yeni anlaşılmaktadır. Bir gerçek ise kesin olarak bilinmektedir. Canlı zenginliğinin oluşturduğu ortam, yeryüzünü insan için gereken tüm şartların biraraya geldiği bir yer haline getirmektedir ve türlerin çeşitliliği insan yaşamını gözeten ilkelerle yaratılmıştır. Tüm bu olguların ortaya koyduğu gerçek ise apaçıktır: Durmaksızın bizim adımıza faaliyet gösteren milyonlarca tür, kendiliğinden veya rastlantıların art arda eklenmesiyle oluşamaz; onları sonsuz ihsan sahibi olan Rabbimiz yaratmış ve hizmetimize vermiştir.
Gözle görülemeyen alemlerdeki her türlü detay, onları yaratan Allah'ın dilediği ve belirlediği şekildedir. Nerede, ne zaman ve hangi sayıda olmaları gerektiğini bilen ve planlayan; onları yeryüzündeki dengelerin düzenlenmesinde ve dünyanın insan yaşamı için elverişli bir ortam olmasında vesile kılan Allah'tır.
Sizin ilahınız yalnızca Allah'tır ki, O'nun dışında ilah yoktur. O, ilim bakımından her şeyi kuşatmıştır. (Taha Suresi, 98)


Milli Gazete