26 Ağustos 2008 Salı

İnkar edenlerin ölüm anındaki pişmanlıkları

Yaşadıkları süre boyunca insanlara pek çok kez cennet ve cehennemin varlığı, ahiret için hazırlık yapmaları gerektiği hatırlatılır. Ancak inkarcılar her seferinde yüz çevirir ve kendilerine verilen fırsatları değerlendiremezler. Ölümle karşılaştıklarında yaşadıkları büyük pişmanlığın asıl sebeplerinden biri de, “kendi elleriyle” kendilerini bu duruma sokmuş olmalarıdır. Kimse onları zorlamamıştır, onlar kendi iradeleriyle hareket ederek bu kötü sonu kendileri seçmişlerdir.

İnkarcılar bu yanlış seçimin sonucunda ölüm anı ile birlikte azabı yaşamaya başlarlar. Bu azabın başlangıcı ise, Allah’ın ayetlerde bildirdiği gibi, ölüm anında yaşanan büyük korkudur. O gün insanların yaşadığı korkuyu Rabbimiz şöyle bildirir:

(Ölüm korkusundan) ayaklar birbirine dolaştığında;

O gün sevk, yalnızca Rabbinedir.

Fakat o, ne doğrulamış ne de namaz kılmıştı.

Ancak o, yalanlamış ve yüz çevirmişti.

Sonra çalım satarak yakınlarına gitmişti.

Sen buna müstahaksın, dahasına da müstahaksın.

Yine müstahaksın, dahasına da müstahaksın. (Kıyamet Suresi, 29-35)

Ancak unutmamak gerekir ki bu korkuyu sadece inkar edenler yaşarlar. Çünkü iman eden insanlar zaten tüm hayatlarını Allah’ın hoşnutluğunu ve sevgisini kazanmak için çalışarak geçirirler. Bu nedenle umut içerisindedirler.

İnkar edenler ise ölümle birlikte büyük bir pişmanlık yaşarlar, ancak bu başlarına gelecek azapların hiçbirini engellemeye yaramaz. Allah, inkar edenlerin canlarının büyük bir acı ve zorluk içerisinde alınacağını bildirir:

... Sen bu zalimleri, ölümün ‘şiddetli sarsıntıları’ sırasında meleklerin ellerini uzatarak onlara: “Canlarınızı (bu kıskıvrak yakalanıştan) çıkarın, bugün Allah’a karşı haksız olanı söylediğiniz ve O’nun ayetlerinden büyüklenerek (yüz çevirmeniz) dolayısıyla alçaltıcı bir azapla karşılık göreceksiniz” (dediklerinde) bir görsen... (Enam Suresi, 93)

Öyleyse melekler, yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını aldıkları zaman nasıl olacak? (Muhammed Suresi, 27)

Ölüm anında inkarcıların yaşadıkları bu durumu, dünya şartları içinde kavrayabilmek elbette mümkün değildir. Ancak Allah insanların düşünmesi ve böyle bir durumla karşılaşmaktan sakınmaları için bunun haberini bildirmiştir. Ölüm melekleri ayetlerde de açıklandığı gibi inkar edenlerin sırtlarına ve yüzlerine vura vura canlarını alacaklardır. İnkarcılar bir yandan fiziksel bir acı duyacaklardır. Elbette bu acıyla birlikte pişmanlığı da yaşamaya başlayacaklardır. Çünkü bu andan sonra artık geri dönüş imkanları kalmamıştır.

Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki, ölüm anında insan başına gelenlerin tümünü belki de her zamankinden daha açık bir şuurla, hissederek yaşar. Onun için artık sonsuz bir hayat başlamıştır. Ölüm sadece bir geçiş aşaması ve ruhun bedenden ayrılarak sonsuzluk mekanına gidişidir.

İnkarcılar canları alınırken kendilerine çektirilen acıdan dolayı, Allah’ın dilemesi dışında sonsuza kadar sürecek olan büyük bir azapla karşı karşıya olduklarını anlarlar. Tüm hayatlarını Allah’ın dininden yüz çevirmiş olarak geçiren bu kimseler, o anda kendilerini azaptan kurtarması ve affetmesi için var güçleriyle Allah’a yalvarırlar. Pişmanlıkla bir daha dünyaya döndürülmeyi, salih amellerde bulunmayı ve kaybettiklerini telafi etmeyi isterler. Ancak bu istekleri kabul edilmez, çünkü onlara, Allah’ın bir ayetinde bildirdiği gibi “öğüt alacak olanın öğüt alabileceği kadar bir süre” verilmiş, cennet ve cehennem hayatı hatırlatılmış ama onlar bile bile bu gerçekten yüz çevirmişlerdir. Kendilerine bir kez daha böyle bir imkan tanınmış olsa, onların tüm bu pişmanlıklarını unutarak yine inkarı tercih edeceklerini Allah, Kur’an’da şöyle bildirmiştir:

Sonunda, onlardan birine ölüm geldiği zaman, der ki: “Rabbim, beni geri çevirin. Ki, geride bıraktığım (dünya)da salih amellerde bulunayım.” Asla, gerçekten bu, yalnızca bir sözdür, bunu da kendisi söylemektedir... (Mü’minun Suresi, 99-100)

İnkar edenler dünyada Allah’a bile bile secde etmemiş, O’nun hükümlerini yerine getirmemiş ve O’nun emrettiği güzel ahlâkı yaşamaktan kaçınmışlardır. Ölümle birlikte ise artık ne kadar isteseler de buna güç yetiremeyeceklerini Allah şöyle açıklar:

Ayağın üstünden (örtünün) açılacağı ve onların secdeye çağrılacakları gün, artık güç yetiremezler. Gözleri ‘korkudan ve dehşetten düşük’, kendilerini de zillet sarıp-kuşatmış. Oysa onlar, (daha önce) sapasağlam iken secdeye davet edilirlerdi. (Kalem Suresi, 42-43)