22 Nisan 2008 Salı

Hz. Nuh'a kavmi türlü iftiralarda bulunmuştur

Hz. Nuh, kavmine Allah'ın tek ilah olduğunu hatırlattıktan sonra, onları Allah'tan bağışlanma dilemeye davet etmiş, Allah'a yönelmeleri karşılığında Allah'ın onlara vereceği nimetleri şu şekilde müjdelemiştir:
"Bundan böyle" dedim. "Rabbinizden mağfiret isteyin; çünkü gerçekten O, çok bağışlayandır. (Öyle yapın ki,) Üzerinize gökten sağanak (bol miktarda yağmur) yağdırsın. Size mallar ve çocuklarla yardımda bulunsun. Size (ürün yüklü) bağlar-bahçeler versin, ırmaklar da versin." (Nuh Suresi 10-12)

Dünya tarihi boyunca Allah’ın gönderdiği tüm elçilere iftiralar atılmıştır. Bu, Allah'ın, her dönemde yaşayan elçilerinin karşılaştıkları hiç değişmeyen bir kanunudur.
Hz. Nuh'un kavmi de peygamberlerine itaat etme konusunda direnmiş ve kendilerince onu yıldırmak için birçok iftira atmışlardır. Bunlardan biri 'şaşırmış ve sapmışlık' iftirasıdır:
Kavmimin önde gelenleri: "Gerçekte biz seni açıkça bir 'şaşırmışlık ve sapmışlık' içinde görüyoruz" dediler. (Araf Suresi, 60)

Allah'ın elçilerinin en belirgin özelliklerinden biri, her ortamda sabır ve kararlılıklarını, üstün ahlaklarını korumaya devam etmeleridir. Karşılaştıkları zorluk ve iftiralar karşısında daima olgun ve mütevvekil bir tavır göstermişlerdir. Atılan sapmışlık iftirasına karşı Hz. Nuh'un cevabı tüm müminler için örnektir.
O: "Ey kavmim, bende bir 'şaşırmışlık ve sapmışlık' yoktur; ama ben alemlerin Rabbinden bir elçiyim." dedi." Size Rabbimin risaletini tebliğ ediyorum. (Ayrıca) Size öğüt veriyor ve sizin bilmediklerinizi ben Allah'tan biliyorum." (Araf Suresi, 61-62)

Dünya üzerinde var olan herşeyin sahibinin Allah olduğunu, Allah dilemedikten sonra kimsenin kendilerine bir zarar veya fayda sağlamaya güç yetiremeyeceğini bilen elçiler, kavimlerinin kendilerine yönelttikleri tehditlerden dolayı hiçbir zaman yılgınlık göstermemişlerdir. Karşılaştıkları her türlü zorlukta Allah'a dayanıp-güvenmişlerdir. Hz. Nuh da inkarcıların önde gelenlerine karşı cesurca bir mücadele vermiş, onların iftira ve saldırılarından asla yılmayacağını şöyle vurgulamıştır:
Onlara Nuh'un haberini oku. Hani kavmine demişti ki: "Ey kavmim, benim makamım ve Allah'ın ayetleriyle hatırlatmalarım eğer size ağır geliyorsa ben, şüphesiz Allah'a tevekkül etmişim. Artık siz ortaklarınızla toplanıp yapacağınız işi karara bağlayın da işiniz size örtülü kalmasın (veya tasa konusu olmasın), sonra hakkımdaki hükmünüzü -bana süre tanımaksızın- verin. (Yunus Suresi 71)

Günümüzde de samimi Müslümanlar kendilerine peygamberlerin hayatlarını örnek alırlar. Bundan dolayı başlarına gelen zorluklar onları asla yıldıramaz. Düşmanlarına karşı asla yılgınlık ve gevşeklik göstermezler. Allah’ın yardımının her an yanlarında olduğunu ve mutlak zaferin her zaman iman edenlere ait olduğunu bilirler. Çünkü bu galibiyet Allah’ın kesin vaadidir.
Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz. (Al-i İmran Suresi, 139)
... Allah, kafirlere mü'minlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez. (Nisa Suresi, 141)

Bu ahlak yapısını dindar olmayan kişiler anlayamaz. Çünkü onlar başlarına gelen her olayda ya kendilerinin ya da başka kişilerin etkisi olduğunu düşünürler. Oysa müminler, kendilerine yalan ve iftiralarla düşmanlık gösteren kişilerin de Allah’ın dilemesiyle hareket ettiklerinin farkındadırlar. Bundan dolayı dışarıdan mücadele ettikleri görülmesine rağmen, gerçekte Allah ile tek başlarına olduklarını bilirler. Yaşadıkları bu olaylarda asıl amaçları üstün gelmek değil, ibadet etmektir. Çünkü dinini asıl üstün kılacak olan Allah’tır. Kuran’da haber verilen sırlardan habersiz olan imansızlar düşmanlıklarında boşuna bir çaba içerisinde olduklarının farkında değildirler. Çünkü ayetlerde Allah, dinini tüm dinlere üstün kılacağını bildirmiştir;
“Müşrikler istemese de O dini (İslam’ı) bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O’dur.” ( Tevbe Suresi, 33)

Müminler, Allah’ın Kuran’da “yaratılmışların en hayırlıları” (Beyyine Suresi, 7) olarak bildirdiği yeryüzünün en değerli varlıklarıdır. Onların koruyucuları Allah’tır. Bu nedenle müminlerin aleyhinde hiç bir gelişme meydana gelmez. Tarih boyunca inananlara husumet duymuş ve onların aleyhinde tuzak kurmuş olanlar hiç bir şekilde başarıya ulaşamamışlardır. Tarih boyunca süren bu başarısızlık günümüzde de halen devam etmektedir.
Hz. Nuh ve diğer peygamberleri örnek alan müminlerin yapması gereken, din ahlakını her türlü imkanı kullanarak sözlü veya yazılı olarak anlatıp, Allah’ın varlığının her türlü delillerini insanlara duyurmak, ayrıca tüm yapılanların karşılığının görüleceği cennetin ve cehennemin yakınlığını tebliğ etmektir.


Milli Gazete