5 Şubat 2008 Salı

Müslümanların etki ve başarısı Allah'ın takdiridir

İslam tarihi incelendiğinde, inananların Allah’ın varlığını inkar edenlere karşı sürekli mücadele ettikleri görülür. Bu mücadelelerinde baskı, zulüm ve engellemelere maruz kalsalar da asla hak olanı tebliğ etmede gevşekliğe kapılmazlar. Aynı Peygamberlerin başına gelen zorluk ve sıkıntılar gibi, kendi yaşadıkları olayların da Allah’ın bir denemesi olduğunun farkındadırlar.

İnkar edenler, hayatlarını Allah'ın rızasını aramaya adamış müminleri kendi çarpık yaşam biçimleri için her zaman bir tehdit olarak görmüşlerdir. İnkarcıların önde gelenlerinin sürekli gözetim ve takibi altında olmak, onlar tarafından hapsedilmek tarih boyunca Allah yolunda mücadele eden insanların karşılaştıkları olaylardır.

Müminler Allah'a olan tevekküllerinden dolayı, inkarcıların bu tehditlerine karşı son derece cesur, son derece güvenli bir tavır sergilemektedirler. Resullerin ve müminlerin bu özelliğini haber veren ayetlerden bazıları da şunlardır:
"… De ki: "Ortak koştuklarınızı çağırın, sonra bir düzen (tuzak) kurun da bana göz bile açtırmayın. Hiç şüphesiz, benim velim Kitabı indiren Allah'tır ve O salihlerin koruyuculuğunu (veliliğini) yapıyor." (Araf Suresi, 195-196)

Resulün inkarcılardan korkup-çekinmesi asla söz konusu olamaz. Çünkü Resuller Kuran'da haber verildiği üzere, "Allah'ın Risaletini tebliğ edenler, O'ndan içleri titreyerek-korkanlar ve Allah'ın dışında hiç kimseden korkmayanlardır." (Ahzap Suresi, 39)

Resulün ve müminlerin inkarcılara karşı bu denli kararlı ve cesur davranmalarının nedeni, olayların iç yüzünü ve sırrını kavrayabilmeleridir. Bu sır, hiçbir şeyin ve hiçbir kimsenin kendisine belirlenen kaderin dışına çıkamayacağı gerçeğidir. İnkar edenler kuşkusuz bu metafizik gerçekten habersizdirler ve müminlere dilediklerini yapabileceklerini zannederler. Oysa müminler bilmektedirler ki, hiç kimse Allah'ın izni dışında hiçbir şey yapamaz. Herkesin kaderini belirleyen, ne kadar yaşayacağını, nerede nasıl öleceğini tespit eden Allah'tır.

Dolayısıyla inkar edenlerin müminlere kurdukları tuzaklar, düzenledikleri saldırı ve iftiralar, Allah'ın bilgisi ve izni dışında gerçekleşemez. Bu nedenle de, müminlerin bu saldırılardan korkmalarını, çekinmelerini gerektirecek bir durum yoktur. Kuran'da haber verilen; "Siz doğru yola erişirseniz, sapan size zarar veremez" (Maide Suresi, 105); "Allah, kafirlere müminlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez" (Nisa Suresi, 141) ve "Eğer siz sabreder ve sakınırsanız, onların 'hileli düzenleri' size hiçbir zarar veremez. Şüphesiz, Allah, yapmakta olduklarını kuşatandır" (Al-i İmran Suresi, 120) ayetleri, bu konuyu açıklamaktadır.

Mümin, her zaman olduğu gibi, inkar edenlerle muhatap olurken de dua halindedir. Çünkü onu başarılı kılacak, küfür üzerindeki heybet ve etkiyi yaratacak olan, maddi imkanları, dış görünümü ya da zekası değil, ancak Allah’tır. Allah’ın başarı vermesi ise, sebeplere değil, doğrudan doğruya niyete ve duaya bağlıdır. Allah, duaya verdiği önemi “De ki: ‘Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi?..’“ (Furkan Suresi; 77) ayetiyle de açıkça bildirmiştir.

Gerçekten de güzellik, zenginlik ve ihtişam yalnızca birer vesiledir. İhlaslı, dürüst, Allah rızası için bir hareket olduğu takdirde Allah bu fiziksel üstünlüklere bir de manevi güzellik ve üstünlük katar. O zaman da metafizik ve ezici bir üstünlük ortaya çıkar. Bu üstünlük, müminin yalnızca dış görünümüne değil, tavrına ve İslam için yaptığı hizmetlere de yansır. Tüm çalışmaları son derece akılcı olur. Bu teknik konularla ilgisi olmayan Allah’ın, Kendisini razı eden kullarına karşı nimet olarak verdiği ve yenilemez bir başarıdır. Allah’ın vaadleri kesin gerçekleşen kanunlardır. Bir ayette müminlerin mutlaka zafere kavuştukları şöyle haber verilir:
Andolsun, (peygamber olarak) gönderilen kullarımıza (şu) sözümüz geçmiştir: Gerçekten onlar, muhakkak nusret (yardım ve zafer) bulacaklardır. Ve hiç şüphesiz; bizim ordularımız, üstün gelecek olanlar onlardır. (Saffat Suresi, 171-173)

İnkar edenlerin tüm güçlerini, imkanlarını sarfederek ve hatta yıllar boyunca uğraşarak müslümanlar aleynine kurdukları tüm düzenlerin boşa çıkması Allah’ın bu vaadi dolayısıyladır. Yine müslümanların el attıkları her işin altından, kimsenin o güne kadar güç yetiremediği kadar mükemmel bir sonuçla kalkmalarıda Allah’ın yardımı dolayısıyladır. Bir ayette Allah iman edenlere yardımını şöyle bildirmiştir: Sonra biz, elçilerimizi ve iman edenleri böyle kurtarırız; mü'minleri kurtarmamız bizim üzerimize bir haktır. (Yunus Suresi, 103)

Milli Gazete