12 Şubat 2008 Salı

Mikrodünyadaki olağanüstü çeşitlilik

Bir çiftlik toprağının 0,5 hektarlık bir alanında yaklaşık olarak birkaç ton canlı bakteri, yaklaşık 1 ton mantar, 100 kg. tek hücreli protozoan hayvanı, yaklaşık 50 kg. maya ve aynı miktarda alg (suyosunu) olduğu hesaplanmıştır. Çok küçük alanlara muazzam çokluk yaratan Allah’tır. İnsanların haberlerinin dahi bulunmadığı okyanus diplerinde çok kalabalık bir canlılık veya hücrelerin içinde inanılmaz miktarda bilgi bulunmaktadır. Yerde ve gökte ne varsa Allah’a aittir ve O dilediği miktarı dilediği yerde yaratmaktadır.
Elimizin altında kitaplar, dergiler, belgeseller bulunmasına rağmen, hal avarlığından bile haberdar olmadığımız milyonlarca canlı türü bulunmaktadır. Örneğin deniz ekolojistleri, denizlerin altında 10 milyon tür canlı yaşadığını tahmin etmektedirler. Öyle bir zenginlik yaratılmıştır ki, bir araştırmada 2100 metre derinlikteki okyanus tabanından alınan her 30x30 santimetrelik numunede 55-135 farklı tür bulunmuştur. Güney Avustralya açıklarındaki bir araştırmada ise, 10 metre karelik deniz zemininde 800'den fazla türün varlığı belirlenmiştir. Bilim adamları okyanus tabanlarının fiziksel olarak bir çölü andırsa da, tür çeşitliliği açısından daha çok tropikal yağmur ormanları ile yarışabileceğini belirtmektedirler. Ancak şu da var ki, okyanusların çok büyük bölümü henüz hiçbir bilimsel araştırmaya konu olmamıştır.
Canlılık denildiğinde, çoğunlukla hayvan ve bitki türleri göz önüne gelir; hatta bazı insanlar canlılığın sadece bunlardan oluştuğunu düşünürler. Oysa, çıplak gözle görülmemelerine rağmen, yeryüzündeki canlıların tamamının kütlesel olarak %25-50'sini oluşturan bir canlı grubu vardır: Mikroorganizmalar.
Mikroorganizmaların önemli bir bölümünü ise bakteriler oluşturur. Bunlar küresel, çubuksu veya spiral biçimlerde olabilirler; çoğunun boyutu 0.001 milimetreden küçüktür. O kadar küçüktürler ki, bu cümlenin sonundaki nokta kadar bir yere yüz binlercesi sığabilir.
Bakteriler, canlılar arasında en çok çeşitlilik gösteren, fakat en az bilinen gruplardandır. Yirmi birinci yüzyıl teknolojisini bile çaresiz bırakan çeşitlilikleri vardır. Denebilir ki, binlerce bakteri türü ve milyarlarca bakteri bireyi içeren bir gram toprak, mikroskobik düzeyde bir yağmur ormanını andırır. Yani, bir yağmur ormanında karşılaşılan olağanüstü çeşitliliğin bir benzerini, mikroskop altındaki bir tutam toprak parçasında da görmek mümkündür.
Her hücrenin içerisinde inanılmaz küçük bir yer kaplamasına rağmen muazzam bilgi barındıran DNA, Darwinistleri oldukça zora sokmaktadır. Allah yeryüzündeki en küçük alanlarda Kendi aklının ve ilminin sonsuzluğunu insanlara göstermektedir. Bir DNA molekülünün içerisinde 3 milyar farklı konuda bilgi bulunur. Bu bilgiler toplam 1 milyon sayfalık bir seri kitap oluşturabilirler. 1 milyon sayfalık kitap yaklaşık 1000 cilttir. Bu 1000 ciltlik eserin sayfalarını yan yana uzatabilsek, uzunluğu Kuzey Kutbu'ndan Ekvator'a kadar uzanabilir. Bu 1000 ciltlik eser 24 saat hiç durmadan okunacak olsa, eserin tamamlanması 100 yıl sürer. Bu muazzam bilgi, tek bir tırnağımızda, saçımızın tek bir telinde veya kolumuzun üzerindeki herhangi bir tüyde bulunan "tek bir DNA"ya aittir. 1000 ciltlik bir kütüphane, nasıl gözle göremediğimiz tek bir tüycüğün içinde saklanmış olabilir? Nasıl o tüycüğü meydana getiren tüm hücrelerde ayrı ayrı paketlenebilir, nasıl bizleri oluşturan "tüm diğer hücrelerin" içine sığdırılmış olabilir? Tek başımıza taşımamız mümkün olmayan 1000 kitaba sığacak bilgi, nasıl 100 trilyon kere bedenimize yerleştirilmiştir?
Allah’ın bu yaratışının bir benzeri yoktur. Evrim Teorisini savunanların cevaplayamadıkları binlerce konudan biri de budur. Ancak evrimciler içlerinde bulundukları çıkmazdan kurtulabilmek için, insan teknolojisinin gerçekleştiremeyeceği bu yaratılışı, rastgele olayların gerçekleştirdiğini iddia ederler. Bu iddiaları da Darwinistlerin içlerinde bulunduğu bilimsel çöküşü ortaya koymaktadır.
Allah’ın yarattığı alemlerin içine girdikçe, her bir aşamada çok büyük bir akıl ve güç görülmektedir. Allah bir ayetinde şöyle bildirmektedir:
Biz onlara biri ötekinden daha büyük olmayan hiç bir ayet göstermedik... (Zuhruf Suresi, 48)
Tamamen bir aldatmacaya dayalı olan evrim teorisinin takipçileri insanların bilgi eksikliklerinden faydalanmaya çalışmaktadırlar. Çok küçük alanlara muazzam miktarların yerleştirilmiş olduğu bilimsel gerçeği gibi, karmaşık olayları pek fazla açıklayıp, dile getirmek istemezler. Görmezden gelmek evrimcilerin Yaratılış Gerçeği karşısında en çok kullandıkları taktikdir. Allah Neml Suresinde bu tarz insanların durumlarını bizlere bildirmiştir:
Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak. (Neml Suresi, 14)

Milli Gazete