31 Ocak 2006 Salı

İslam'da malı yığma yoktur

İslam’da “iktisat” vardır fakat “malı yığma” yoktur. Müminler, yığılacak mallara değil yalnızca Allah’a güvenirler. Allah da bu tevekküllerine karşılık onların bereketini artırır. İnfak ettikleri (Allah yolunda harcadıkları) mallara karşılık, onlara çok daha fazlasını verir. Ancak onlar bunu da infak ederler, Allah üzerlerindeki nimetini daha da artırır. Bir ayette, infakın bereketi şöyle ifade edilir:

Mallarını Allah yolunda infak edenlerin örneği yedi başak bitiren, her bir başakta yüz tane bulunan bir tek tanenin örneği gibidir. Allah, dilediğine kat kat artırır. Allah (ihsanı) bol olandır, bilendir. (Bakara Suresi, 261)

Malı sahiplenen ve onu hayır yolunda harcamayıp biriktirenin durumu ise şöyle bildirilir:

... O, mal yığıp biriktiren ve onu saydıkça sayandır. Gerçekten malının kendisini ebedi kılacağını sanıyor. Hayır; andolsun o, ‘hutame’ye atılacaktır.” Hutame”nin ne olduğunu sana bildiren nedir? Allah’ın tutuşturulmuş ateşidir. (Hümeze Suresi, 2-6)

Hz. Süleyman’ın Allah rızası için mala sevgi duyması Allah Hz. Süleyman’a kendisinden sonra kimseye nasip olmayan büyük bir mülk vermiştir. Ancak Hz. Süleyman’ın mal sevgisinin kaynağını şu sözlerle ifade ettiği Kur’an’da bildirilir:

... “Gerçekten ben, mal (veya at) sevgisini Rabbimi zikretmekten dolayı tercih ettim...” (Sad Suresi, 32)

Ayette görüldüğü gibi Hz. Süleyman, sahip olduğu ihtişamlı malları düşünüp Allah’ın şanını övgüyle yüceltmiş, mala olan sevgisinin kaynağının Allah’ı zikretmek olduğunu vurgulamıştır. Kur’an’ın diğer bazı ayetlerinde, mal sevgisinin insanları saptırabileceği bildirilir. Örneğin Adiyat Suresi’nde şöyle buyrulur:

“Gerçekten insan, Rabbine karşı nankördür. Ve gerçekten, kendisi buna şahiddir. Muhakkak o, mal sevgisinden dolayı çok katıdır.” (Adiyat Suresi, 6-8)

Mal ve mülk sevgisi insanların çoğunun kalbini katılaştırır ve onları din ahlakından uzaklaştırır; çünkü ellerindeki malı kendilerinin bir kazancı zanneder, bundan dolayı kibir ve “müstağniyet” (yeterlilik hissi, Allah’a karşı muhtaç olduğunu unutma) duyarlar ve daha fazla mal edinmek için hırsa kapılırlar. Allah’a kulluk etmek için yaşayacaklarına, mal biriktirmek için yaşarlar. Bu nedenle her Müslümanın mal ve mülk hırsından uzak durması gerekir. Hz. Süleyman kıssası bize, Müslümanın mal ve mülke gafil insanlardan çok daha farklı bakacağını ve bu bilinci elde ettikten sonra mal ve mülke sahip olmanın ona Allah’ı zikretmesi için bir vesile olacağını göstermektedir. Kastedilen bilinç, tüm malın ve mülkün Allah’a ait olduğunu, O’ndan geldiğini ve yine O’nun dilemesiyle gideceğini bilmektir.

Bunu bilen Müslüman, kendisine mal ve mülk verildiğinde bundan dolayı kibirlenmez veya şımarmaz. “Mallar elimden gidecek” korkusuna da kapılmaz. Allah’ın vermiş olduğu tüm imkanlara şükreder ve bu imkanları O’nun rızası için O’nun yolunda kullanır. Allah kendisine büyük bir mülk, ihtişam ve iktidar nasip ettiğinde de, bunların hepsini birer nimet ve imtihan vesilesi olarak görür, Allah’a olan saygı, korku ve sevgisi daha da artar.