12 Aralık 2012 Çarşamba

Fedakarlık kolay, bencillik ise zor olandır

Cahiliye toplumlarında insanlar genellikle kendi istek ve çıkarlarını ön planda tutar, her zaman "Önce benim rahatım, zevkim, konforum gelir" düşüncesiyle hareket ederler. Fedakarlık ise, bu insanların nefsine çok zor gelir. Egoist tavırlar uyanıklık olarak görülürken, fedakarlık genelde saflık olarak yorumlanır. Oysa Allah'a iman eden ve Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için fedakarlıkta bulunan biri için fedakarlık hem büyük bir kazançtır, hem de son derece kolay bir ibadettir.

Müminlerin fedakarlık anlayışlarını Allah şöyle haber verir:

Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler. "Biz size, ancak Allah'ın yüzü (rızası) için yediriyoruz; sizden ne bir karşılık istiyoruz, ne bir teşekkür. Çünkü biz, asık suratlı, zorlu bir gün nedeniyle Rabbimiz'den korkuyoruz." Artık Allah, onları böyle bir günün şerrinden korumuş ve onlara parıltılı bir aydınlık ve bir sevinç vermiştir. (İnsan Suresi, 8-11)

Yaptığı fedakarlığın karşılığında, ayetlerde bildirildiği gibi, Allah'ın rızasını ve "parıltılı bir aydınlık ve sevinç" duyacağı ahiret nimetlerini kazanacağını bilen bir mümin için, feda ettiklerinin hiçbir önemi kalmaz. Geçici, kısa ve eksikliklerle dolu bir hayatta insanın en sevdiği mal varlığının dahi, Allah'ın hoşnutluğunun ve bunun karşılığında vereceği cennet hayatının yanında hiçbir değeri ve güzelliği yoktur. Buna iman eden müminler, yaptıkları fedakarlık ne kadar büyük olursa olsun ne bir takdir beklerler ne de diğer insanları minnet altında bırakırlar.

Bütün bunların yanında Allah, Kendi rızası için fedakarlıkta bulunanlara dünyada da bolluk ve bereket vaat eder, verdiğinin fazlasını o kişiye bağışlar. Allah bu vaadini ayetlerinde şöyle bildirir:

Allah'a karşılığını çok arttırma ile kat kat arttıracağı güzel bir borcu verecek olan kimdir? Allah, daraltır ve genişletir ve siz O'na döndürüleceksiniz. (Bakara Suresi, 245)

Mallarını Allah yolunda infak edenlerin örneği yedi başak bitiren, her bir başakta yüz tane bulunan bir tek tanenin örneği gibidir. Allah, dilediğine kat kat arttırır. Allah (ihsanı) bol olandır, bilendir. Mallarını Allah yolunda infak edenler, sonra infak ettikleri şeyin peşinden başa kakmayan ve eziyet vermeyenlerin ecirleri Rableri Katındadır, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. (Bakara Suresi, 261-262)

Allah'a ve ahirete inanmayanlar içinse fedakarlığın her türlüsü büyük bir kayıp, kendilerinden ve çıkarlarından önemli bir eksilmedir. İnançsız oldukları için, aslında kendilerine büyük kazanç olacak güzellikleri çirkin ve kayıp olarak görürler. Bencilliğin, malını ve parasını elinde sıkı sıkıya tutmaya çalışmanın sıkıntı ve gerilimini yaşarlar. Evlerinde otururken dahi sürekli bir huzursuzluk içindedirler. Eşyalarının yıpranması, yiyeceklerinin tükenmesi, dostlarının ziyareti bu insanlar için hep bir eziyet ve zahmet konusudur. Kötü ahlakları ile kendi kendilerine zulmeder, güzel ahlakın getireceği huzur ve bereketten mahrum kalırlar.