8 Şubat 2012 Çarşamba

İbadetleri yaşlılığa ertelememek gerekir

Normal bir akla ve şuura sahip olan herkesi, Allah, Kur'an ahlakını yaşamakla ve Kur'an hükümlerini yerine getirmekle sorumlu tutmuştur. Bu ibadetleri yerine getiren bir insan hem dünya hayatında güzel bir hayat yaşar, hem de sonsuz cennet hayatını kazanır. İnsanın "gençliğimi yaşayayım, nasıl olsa yaşlanınca ibadetlerimi de yapar, ahireti de kazanırım" düşüncesiyle Allah'a karşı olan sorumluluğunu bile bile ertelemesi ahiret hayatını kaybetmesine neden olabilir. Allah; "Tevbe; ne, kötülükleri yapıp-edip de onlardan birine ölüm çatınca: "Ben şimdi gerçekten tevbe ettim" diyenler, ne de kafir olarak ölenler için değil. Böyleleri için acı bir azap hazırlamışızdır." (Nisa Suresi, 18) ayetiyle insanlara bu gerçeği haber vermiştir.

Ayrıca unutulmamalıdır ki, hiç kimse ölümle ne zaman karşılaşacağını bilemez. Buna rağmen insanın öleceği vakti biliyormuş gibi ibadetleri yerine getirmeyi belirli bir vakte ertelemesi kuşkusuz ki büyük bir hata olur. Zira ölümle karşılaştıktan sonra insan her ne kadar pişman olup geri dönmeyi istese de bir daha böyle bir imkan elde edemeyecektir.

Dünya bütün insanlar için bir imtihan yeridir. Bu imtihanın gereği olarak insanlar yaptıkları her tavırdan, fiili olarak yerine getirdikleri veya getirmeyip erteledikleri tüm ibadetlerden sorumludurlar. Kur'an'da bildirilen ibadetleri yerine getirmeyen, Allah'tan korkup sakınmayan, Allah'ın rızasına ve Kur'an'a uymayan bir insan ne kadar iyi niyetli olduğunu iddia ederse etsin, bu düşüncesinin ona ahirette bir faydası olmayacaktır. Ayrıca "kalp temizliği"nin tek ölçüsü Kur'an'dır. Yani bir insan ancak Kur'an ahlakına uygun olarak samimi niyetli, ihlaslı bir insansa "kalbim temiz" diyebilir. Yoksa bir insanın kendi değer yargıları ile kalp temizliği iddiasında bulunmasının bir anlamı yoktur.