14 Nisan 2009 Salı

Türk-İslam birliğinin işaretleri

İslam ahlakının özünde birlik vardır. Allah Kuran'da yeryüzünde bozgunculuğun son bulması için iman edenlerin birbirleriyle dost olmaları, ittifak etmeleri, birlik ve beraberlik içinde olmaları gerektiğini bildirmiştir:

... Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur. (Enfal Suresi, 73)

Allah’tan korkan, Kuran’ın öğrettiklerine uyan kişilerin sayısı arttıkça inananlar Allah’ın birlik olma emrine daha fazla titizlik göstermeye başlamıştır. Geçmişte yaşanan kavgalar, haset, mevki rekabetleri, bencil hırslar aşılmıştır. Bu manevi olgunlaşmada etkili olan Allah’a düşman olan birbirlerinden tamamen farklı kesimlerin, İslam dinine saldırmak için bir araya gelip Müslümanlara yıllarca zulmetmeleri olmuştur. İman etmeyenler birlik olabiliyor da neden inananlar birlik olamasın? Oysa Kuran talebeleri yeryüzünde sevgiyi, şefkati, merhameti, affı, uzlaşmayı, kardeşliği en iyi bilen ve yaşaması gereken insanlardır.

Türk-İslam dünyasının birlik olması vakti gelmiştir. Dini, dili, örfü, geleneği, göreneği bir olan bu toplumların birleşmemesi, ortak hareket etmemesi için hiçbir sebep yoktur. Çoğunluğu aynı dili konuşan, bir olan Allah'a iman eden, Peygamberimiz (sav)'e gönülden teslim olmuş ve içten bir saygıyla O'nu seven, özleri, kanları, canları bir olan Türk-İslam toplumları için birlik olmak büyük bir kolaylık ve nimettir. Bu milletler arasındaki mevcut ayrılık ise, son derece suni ve gereksiz bir ayrılıktır. Kafkasya'dan Tanzanya'ya, Fas'tan Fiji'ye kadar uzanan geniş bir coğrafyaya yayılmış olan Türk-İslam dünyası birlik ve beraberlik içinde hareket ettiğinde, Allah'ın izniyle, yeniden şahlanacaktır.

Allah, Katından bir nimet olarak samimi kullarının dualarının kabul olduğu ve arzularının gerçekleşmek üzere olduğunu haber veren bazı olaylar yaratır. Peygamberimiz (sav) inkar edenlerden gizlenmek için mağarada oldukları sırada yanındaki arkadaşına “Hüzne kapılma, elbette Allah bizimle beraberdir” (Tevbe Suresi, 40) demiştir. Peygamberimiz (sav)’in bu tevekküllü ahlakının ardından Allah onların üzerlerine ‘huzur ve güvenlik duygusu’ indirmiştir, görülmeyen ordularla inananları desteklemiş ve inkarcıların inkar çağrılarını alçaltmıştır.
Bugün de samimi müminlerin yapmaları gereken, yerde ve gökte ne varsa her şeyi yaratan, gücü ile tüm insanları emrinde tutan Allah’a güvenmektir. Allah bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez. Enam Suresinde bildirilen bu ayetin devamında Allah insanların işledikleri fiiller için de şöyle buyurmaktadır:

Sizi geceleyin öldüren (uyutan) ve gündüzün 'güç yetirip etkilemekte (yapıp kazanmakta) olduklarınızı' bilen, sonra adı konulmuş ecel doluncaya kadar onda sizi dirilten (uyandıran) O'dur. Sonra 'en son dönüşünüz' O'nadır. Sonra yapmakta olduklarınızı size O haber verecektir. ( Enam Suresi, 60)

İçinde bulunduğumuz ahir zamanda Allah dünya tarihine, ekonomisine, toplumların bugüne kadar kabul ettikleri fikirlere yeni bir düzen getirmekte ve tüm bu kavramları yeni bir yola sevketmektedir. Allah geleceğin büyük gücü olacak Türk İslam Birliğinin gerçekleşeceğini de bizlere çeşitli vesilelerle sürekli müjdelemektedir. Pentagon danışmanı olan uluslararası ilişkiler uzmanı jeo-stratejist George Friedman’ın Türkiye’nin 21. yüzyıldaki konumuna dair söyledikleri de bu müjdelerden biridir. Friedman Türkiye’nin 2020’de dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına gireceğini, önce Arap ülkelerinde, ardından Asya, Afrika, Balkanlar ve Kafkaslar’da etkili en büyük bölgesel güç haline geleceğini kitabında kaleme almıştır. Son olarak ülkemizi ziyareti sırasında ise Türkiye’nin yüzünü İslam ülkelerinin liderliğine çevirmesi gerektiğini, bunun için ekonomik olarak yeterli güce ve Osmanlı yeteneğine sahip olduğunu ve asıl AB’nin Türkiye’ye katılmak istemesi gerektiği yönündeki düşüncelerini açıklamıştır.

Bediüzzaman Said Nursi’nin Mesnev-i Nuriye’de ahir zamanda kurulacak yeni medeniyeti şöyle izah etmektedir:

“Saadet getirecek medeniyet, iman ve tevhid nazarıyla bütün kainata uhuvvetle (kardeşlikle) bakacak, bu nitelikteki medeniyet bütün mahlukatı, bilhassa insanları ve bilhassa Müslümanları birbirine kardeşlikle bağlayacaktır.”

Dünyaya saadet getirecek medeniyet Türk-İslam birliği medeniyetidir. Bu gidişat açıkça ortadadır. Yabancı stratejistler veya uzmanların yaptıkları yorumlar Allah’ın samimi kullarına olan vaadinin gerçekleşeceğine dair birer şevk ve ümit vesilesidir. Allah Kuran’ın pek çok ayetinde kullarından dilediğine rızkını genişletip yayabileceğini veya kısıp daraltabileceğini bildirmektedir. Fatır Suresinin ikinci ayetinde ise Allah’ın ‘insanlar için rahmetinden her neyi açacak olsa, artık onu kısıp tutacak olmayacağı’ şeklindeki hükmü açıklanmıştır.

Allah’ın vaadinin yakınlaştığını gören Müslümanlar Peygamberimiz (sav)’in şu hadisine dikkat vermelidirler:

“Allah-ü Teala, Kuran’la amel eden kavimleri yükseltir, onun izinden
gitmeyenleri ise alçaltır.”

Milli Gazete