6 Mayıs 2008 Salı

Maddeci Felsefe Her Türlü Manevi Değere Karşıdır

Maddeci felsefenin özünde Allah'ın varlığını inkar eden, manevi değerleri, dürüstlük, kardeşlik, paylaşma, sevgi, barış gibi güzel ahlaka dair her türlü özelliği reddeden bir toplum özlemi yatmaktadır. Materyalistlerin en büyük amacı Allah'ı ve dini inkar eden, başıboş insan toplulukları oluşturmak ve hiç kimseye hiçbir şey için hesap vermeyen bir insan modeli meydana getirmektir.

Geçtiğimiz 20. yüzyılda ve içinde bulunduğumuz dönemde, manevi değerler tarihte belki de ilk defa bu kadar geri plana itilmiş, yerine maddecilik geçmiştir. Materyalizm kişinin insani ve tabi eğilimlerine karşı olduğu için fıtrata aykırı bir düzendir. İnsanın fıtratında sevgi, yardımseverlik, iyilik, merhamet gibi erdemler bulunur. Ancak materyalist toplum bireyleri egoist ve bencil karakterlidirler. Allah’ın tecellileri olan diğer kişilere değer vermezler. Herkes kendi çıkarını korur, başkalarının iyiliği, sağlığı, güzelliği kimseyi ilgilendirmez. Hatta bu gibi olumlu özelliklerin kendisinden başka kişilerde olması materyalist insanı rahatsız eder. Kendisi hep en iyi durumda olmak ister. Üstün olma isteği diğer kişileri ezmesine neden olur. Yardım talep eden bir kişiye, “işime geç kaldım” veya “yardım kuruluşuna gidin” der. Trafik kazası olur yardım etmez. Yoksul, aç olanlarla ilgilenmez.

Modern toplum olarak görülen günümüz toplumu, bu tip zihniyete sahip şahıslarla doludur. Bu ahlak yapısının temeli insanların dinden uzaklaşmalarıdır. Din ahlakından uzaklaşmış toplumlarda, kısa sürede şiddetli bir ahlaki ve manevi yıkım oluşur. Din karşıtı sapkın düşünceler yaygın olarak kabul edilmeye başlar.

Günümüzde çevremize şöyle bir bakarsak, materyalist felsefenin neden olduğu derin ve son derece önemli tahribatların izlerini hemen görebiliriz. İnsanların birbirlerinden kopuk, yardımlaşma, fedakarlık, saygı ve sevgi bağları olmadan yaşamalarının, ilerlemenin, gelişmenin, uygarlaşmanın bir sonucu olduğu toplumlara empoze edilmektedir. Daha fazla üretim ve gelişme için böyle bir sonuca katlanılması gerektiği telkini sık sık verilmektedir. Oysa bu, gelişmenin ve uygarlığın değil, insanların kendilerini "hayvan statüsü"ne getirip tüm manevi değerlerini terk etmelerinin bir sonucudur.

Materyalistlere göre tüm evren, insanlar da dahil olmak üzere kaosun ve rastlantıların eseridir. Bu anlayışın toplumlara telkin edilmesi, başıboş olduğunu zanneden, sorumsuz insanlar oluşturmaktadır. Amacı olmayan bir insan ise düşünmez, kendisini geliştirmeyi hedef edinmez; umursuzdur, alaycıdır, vurdumduymazdır, hiçbir şeyden etkilenmez, vicdanını kullanmaz, hiçbir sınır ve kural tanımaz. Sahip olduğu hiçbir erdem ve güzellik olmaz. Kendi sapkın anlayışına göre, bu dünyada besinini bulabilmeli, üreyebilmeli, bazı ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra, mümkün olduğunca zevk ve eğlencesine bakma peşinde koşmalıdır.

Herhangi bir dünya görüşüne, hatta yüzeysel bir bakış açısına dahi sahip olamayacak kadar tecrübesiz olan genç jenerasyonun materyalist düşüncelerden etkilenmesi ruhu anlamda sağlıksız bir neslin yetişmesine neden olur. İstatistiklere göre materyalist zihniyetin yaygın olduğu Fransa’da ortaokullarda okuyan öğrencilerin %60’ı uyuşturucu madde kullanmaktadır. Avrupa’nın genelinde her dört dakikada bir intihar olayı meydana gelmektedir. İsveç sokaklarında yaşanan soygun olaylarından dolayı geceleri yanlız dolaşılmaması tavsiye edilmektedir.

Dünyanın pek çok yerinde maddeci felsefe nedeniyle yaşanan sorunları temelinden ortadan kaldırabilecek olan, yalnıca Kuran ahlakının yaşanmasıdır. İnsanlar hak dine yöneldikleri, Kuran'ın insan hayatına getirdiği güzellikleri, sevgiyi, şefkati, merhameti, adaleti, fedakarlığı, yardımlaşmayı, hoşgörüyü yaygın olarak yaşadıkları zaman bu belalar da son bulacaktır. Allah'ın ayetinde bildirdiği gibi "hak gelecek" ve "batıl yok olacak"tır:
De ki: "Hak geldi, batıl yok oldu. Hiç şüphesiz batıl yok olucudur." (İsra Suresi, 81)

Milli Gazete