7 Ağustos 2007 Salı

Doğada zayıf ve güçsüzlerin elendiği iddiası, gerçek dışıdır

Dünyaya yeni gelmiş her canlı güçsüz ve çaresizdir. Çevresindeki tehlikelerden tümüyle habersizdir. Beslenebilmek, büyüyüp güçlenebilmek ve hayatta kalabilmek için kendisini gözetip-koruyacak birine muhtaçtır. Tek başına yaşama ihtimali neredeyse yoktur. Ancak doğduğu andan itibaren yanında hep ebeveynleri olur. Annesi veya babası onu tehlikelerden korur, besler ve gerekirse kendi hayatını onun için feda eder.

Zayıf ve güçsüz yavrular ancak yetişkin ve güçlü olanlar tarafından bakılıp korunurlarsa hayatta kalabilirler. Ebeveynleri, hiçbir bıkkınlık göstermeden, onları hiç ihmal etmeden bu güçsüz yavruların bütün sorumluluğunu üzerlerine alırlar. Hatta birçoğu bunu, onlar daha yumurta halindeyken yaparlar.

En yırtıcı hayvanlar yavrularına karşı çok büyük bir şefkat gösterir, onları yedirir, her türlü tehlikeye karşı kendi canları pahasına korurlar. Yavrularını ağızlarında taşıyan timsahlar, yavrularına yuva yapmak için günlerce çalı çırpı toplayan, sürüsünü tehlikeden korumak için çığlık atarak veya yaralı taklidi yaparak düşmanın dikkatini kendi üzerlerine çeken kuşlar, kendilerini düşmanları ile genç zebraların arasına atarak ölümü göze alan yetişkin zebralar, aylarca yumurtalarını ve yeni doğan yavrularını hiç kıpırdamadan, kar fırtınalarının altında bir kez dahi yemek yemeden ayaklarının arasında taşıyan penguenler...

Bu hayvanların davranışlarının birçoğunda, insanın hayret ve şaşkınlıkla karşıladığı fedakarlık örnekleri vardır. Ancak hayvanlar akıl, vicdan, bilinç gibi özelliklerden yoksun varlıklardır. Onlar bunları Allah'ın ilhamı ile yaparlar. Rahman ve Rahim olan Allah vahşi hayvanları yavrularına hizmetçi etmiştir. Tüm hayvanlar eşsiz fedakarlık örnekleri göstererek, büyük bir görev bilinciyle yavrularına yiyecek temin etmektedirler. Bütün hayvanlar aleminin rızkı, Allah'ın merhameti sayesinde eksiksiz temin edilmektedir. Canlıların hayatlarını incelediğimizde milyonlarcasını göreceğimiz bu delillerden bazıları şunlardır:

Timsah en vahşi hayvanlardan biridir. Ancak yavrularına gösterdiği ihtimam son derece hayret vericidir. Yavruları yumurtadan çıktıktan sonra onları ağzında suya kadar taşır. Bundan sonra yavrular büyüyüp kendi başlarının çaresine bakana kadar timsah onları ağzında veya üzerinde taşıyacaktır. Doğan yavrular için en güvenli yer, annelerinin ağzında bulunan ve özel olarak bu iş için yaratılmış olan ve yaklaşık yarım düzine yavruyu barındırabilecek kapasitedeki koruyucu kesedir. Yavru timsahlar herhangi bir tehlike sezdiklerinde hemen annelerinin ağzındaki korunaklı barınaklarına kaçarlar. Oysa timsah hem vahşi, hem de bilinci olmayan bir hayvandır; dolayısıyla kendisinden beklenen yavrularını koruması değil aksine onları da beslenmek için ayrım gözetmeden yemesidir. Ancak böyle bir şey olmaz ve Allah'ın ilhamıyla hareket eden timsahlar büyük bir özenle yavrularını taşırlar. Allah yarattığı her canlıya karşı merhametli olandır, koruyandır.

İnsanlar için oldukça tehlikeli olabilen piton yılanı bile yumurtalarına karşı son derece düşkün ve koruyucudur. Dişi piton bir seferde yaklaşık 100 yumurta yumurtlar ve daha sonra kendisini yumurtalarının üzerine sarar. Bu hareketinin amacı hava çok sıcak olduğunda yumurtaların üzerine gölge yaparak onları serinletmek, hava sıcaklığı çok fazla düştüğünde ise vücudunu titreterek onları ısıtmaktır. Yumurtalarına sarılı olduğu sürece onları diğer tehlikelerden de korumuş olur.

Peki bu canlılar neden yavruları için bu kadar çok çaba harcarlar? Neden onları kendi hallerine bırakmak yerine her türlü ihtiyaçları ile bıkmadan usanmadan ilgilenirler? Bunları kendileri bilinçli olarak mı yaparlar? Örneğin bir kuşun kendi bilinci ve iradesi ile yavrusunu korumak için ölümü göze aldığını iddia etmek akla ve mantığa uygun mudur?

Elbette değildir, çünkü söz konusu olan akılsız, bilinçsiz, şefkat, merhamet gibi duygulara kendi iradesiyle sahip olması mümkün olmayan hayvanlardır. Burada karşımıza tek bir gerçek çıkar: Bu canlılara yavru sevgisi, anne şefkati gibi mucizevi duyguları Allah ilham eder. Yetişkin hayvanların yavruları için gösterdikleri fedakarlıklar, Allah'ın Rahman sıfatının herşeyi kuşattığının delillerinden sadece biridir.

Bazı anneler yavruları sütten kesilene kadar kendi yaşadıkları toplulukları terk etmek zorunda kalırlar ve böylece kendilerini büyük bir riske atarlar. Doğumdan veya yumurtadan çıktıktan sonra birçok hayvan türü yavrularına günlerce, aylarca hatta kimi zaman yıllarca bakar. Onlara yiyecek, yuva, sıcaklık sağlar, yırtıcı hayvanlardan korur. Gün boyunca birçok kuş, yavrularını saatte ortalama dört ile yirmi kere arasında besler. Memelilerde ise annelerin daha farklı sorunları olur. Süt verme döneminde daha iyi gıda almalıdırlar ve bunun için daha çok avlanmalıdırlar. Buna rağmen bu süre içerisinde yavru kilo alırken anne sürekli kilo kaybeder.

Bilinci olmayan bir hayvandan beklenen yavrusunu doğurduktan sonra bırakıp gitmesidir. Çünkü hayvanlar bu küçük canlıların ne olduklarının bile şuuruna varamazlar. Ancak buna rağmen bu yavruların bütün sorumluluğunu üzerlerine almaları ancak Allah'ın ilhamıyla ve Rahman sıfatının tecellisiyle mümkün olur.

Milli Gazete