21 Mart 2006 Salı

Yüce Rabbimiz cc temizlenen kullarını sever

Kur’an'da bildirilen anlamda maddi ve manevi temizlik, yeryüzünde yalnızca samimi olarak iman edenlerde tecelli eder. Kur’an ahlâkından uzak yaşayan cahiliye toplumlarında ise genellikle ince düşünceden yoksun, üstün körü bir temizlik anlayışı hakimdir. Bu kimseler çoğu zaman temizlik konusunda oldukça yetersiz bir bilgiye sahiptirler. Temizliği kendilerince bir yük olarak görürler. Temiz olmaya yönelik istekleri az, bu yöndeki çabaları da son derece zayıftır.

Temizlik, "… Şüphesiz Allah, tevbe edenleri sever, temizlenenleri de sever." (Bakara Suresi, 222) ayetinde de bildirildiği gibi Yüce Rabbimiz'in beğendiği ve müminlerin yaratışlarına en uygun olan tutumdur. Allah'ın üstün gördüğü bir davranış olan temizlik, müminlere bir yandan da çok büyük bir zevk ve rahatlık verir. Yaşamlarının her anında Allah'ın emirlerini uygulama konusundaki kararlılık ve gayretleri hissedilen samimi iman sahipleri, temizlik konusunda da aynı hassasiyeti gösterirler.

İnanan bir insanın dünyada oluşturmak istediği ortam cennet ortamının benzeridir. Mümin cennete layık görülen bir insandır ve dünyada da cennetteki temizliği, güzelliği gerek kendi üzerinde gerekse çevresinde oluşturmaya çalışır. Kur’an'da cennet hayatına ilişkin olarak yapılan tasvirler, müminler için bu konuda bir yol göstericidir. Cennet ortamı, dünyada karşılaşılan her türlü kirden arındırılmış, her detayın kusursuz bir düzen ve uyum içerisinde bulunduğu, güzelliklerle dolu, tertemiz bir mekandır. Bu nedenle müminler dünyada da insanların, yiyeceklerin, kıyafetlerin en temiz olanlarını; evlerin, arabaların, eşyaların en estetik olanlarını Allah rızası için sever ve isterler. Tüm bunlar sonsuz cennet ortamını ve nimetlerini insanlara hatırlatan güzelliklerdendir.

Cahiliye ahlâkı temizliği gerekli görmez

Din ahlâkından uzak, vicdanı yerine nefsine göre hareket eden, Kur’an ahlâkının kazandırdığı gerçek akıldan ve ince düşünceden yoksun bir kimsenin maddi ve manevi temizlikten gerçek anlamda zevk alması beklenemez. Böyle bir insan genellikle temiz olanı kirli olandan ayırt edebilecek bir şuura, pislikten rahatsızlık duyacak bir bilince sahip olamayacağı gibi, Kur’an ahlâkına uygun olarak yaşayan insanların temizlik konusundaki hassasiyetlerini de anlamayabilir. Ayrıca bu yaşayışı benimsemiş insanlar temizlikle ilgili olarak Kur’an ahlâkına uygun olmayan şu yanlış mantıklara da sahip olabilirler:

Cahiliye toplumlarında sıkça rastlanan tavırlardan biri 'birşey olmaz' mantığıdır. Bu çarpık mantığa sahip olan kişi, doğru davranışı bildiği halde bile bile yanlış olanı yapmaktadır. Örneğin marketten aldığı elmayı yıkamaya gerek duymadan yalnızca peçeteyle silerek yediğinde, bunun kendisine hiçbir zararı olmayacağını iddia edebilmektedir. Oysa her insan Allah'ın kendisine bahşetmiş olduğu en büyük nimetlerden biri olan bedenini bir emanet gibi korumak ve gerekli özeni göstermekle mükelleftir. Temizlik ve hijyen konusunun insan sağlığını birebir etkilediği unutulmamalıdır. İnsanın bu sorumluluğunu göz ardı edip, vurdumduymaz bir tavır içine girmesi Yüce Allah'ın beğenmeyeceği bir davranış olacaktır. Ayrıca bu tip insanlar genellikle çevrelerine karşı da son derece duyarsız olurlar. Bulundukları ortamlardaki pisliklerden, dağınıklıktan rahatsız olmaz, temizlemek için herhangi bir girişimde bulunmaz, umursuz bir tavır takınırlar.